İki taraftan biri diğerini tasfiye edecek!
Türkiye’de güç odakları arasındaki çatışma, artık geri dönüşü olmayan boyutlara ulaştı. İki taraftan biri diğerini tasfiye edecek. Taraflar şu ana kadar hukuk mekanizmalarını kullanarak birbirinin üzerine yürüdü ama bu sebeple hukuk siyasallaştı. Artık “bizim mahkeme, onların mahkemesi” gibi sözler bile kamuoyunun gündeminde!
* * *
Şimdi içeriği ile ilgili askeri savcılık tarafından yayın yasağı getirilen bir belge var. Bugün de uygulanmakta olan psikolojik operasyonlardan çeşitli örneklemelerle süslenmiş, fakat akla ve mantığa uymayan, vicdanı olmayan insanlar tarafından hazırlandığı izlenimi veren bir belge!
Belgeyi TSK’nın hazırladığı iddia ediliyor ama tam tersi de olabilir. odatv.com’da Barış Terkoğlu imzasıyla yayınlanan incelemede çeşitli ihtimaller değerlendirildikten sonra “İster gerçek olsun ister olmasın, bu belgeden sonra artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Belge gerçek ise cemaat ve AKP, ordunun üstüne gidecek. (...) Belge gerçek değilse bu durumda yine çok şey değişecek. (...) Cemaatin yalnızca Ergenekon ile sorunlu olmadığı, bütün orduyu hedeflediği ortaya çıkmış olacak. Kısacası belge artık Türkiye’de geri dönülemez bir süreci açıkça başlatacak. Bunun yönünü anlamak için ordunun soruşturmasının sonucunu beklemek gerekiyor” deniliyor.
* * *
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da Ruhat Mengi’nin programında durumu “Belge gerçekse bir facia, gerçek değilse daha büyük bir facia” diye özetledi. Özok, belgeyi Taraf gazetesine veren güvenlik güçlerinin bulunduğu imasını yaptı ki Terkoğlu’nun yazısında da aynı tespitler vardı.
Her iki durumda da anlaşılan şudur ki, Türkiye’nin güçleri, Türkiye üzerinde büyük ülkelerin psikolojik operasyonlarına karşı önlem almak yerine, dış desteklere dayanarak birbirleri aleyhine operasyon yapıyor! Özdemir Özok, buna da işaret ederek, özellikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “tarihi fırsat” ı, “devlet güçlerinin ilk defa aynı hedefe yönelmesi” olarak göstermesini hatırlattı ve “Cumhurbaşkanı, devletin bugüne kadar devlet olmadığını söylemiş oluyor” dedi.
* * *
Buradan konu ister istemez Dolmabahçe mutabakatına geldi. DP Genel Başkan Yardımcısı Aytunç Çıray, dün konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında Dolmabahçe Sarayı’ndaki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gerçekleşen görüşmeyle ilgili tartışmaları eleştirdi.
Çıray, başbakanlarla genelkurmay başkanlarının nasıl buluşup konuşacaklarının hukuk sistemi ve demokrasi gelenekleri ile tanımlandığını ifade etti. Bu buluşmaların içeriğinin ve gündeminin belli olduğunu kaydeden Çıray, “Üniforma ile Başbakanlık konutlarında yapılan resmi devlet görüşmeleri tutanaksız geçiştirilemez ve açıklanıp açıklanmamaları kişiselleştirilemez. Üstelik Türkiye’de milli güvenliği ilgilendiren konuların konuşulup tartışılacağı ve gizliliğin korunacağı zemin Dolmabahçe değil, Milli Güvenlik Kurulu’dur” dedi.
Demek ki Türkiye’de devlet çarkları bir süreden beri hukuk dışı pazarlıklarla döndürülüyor! Devlet bu pazarlıklarla ayakta duramaz. Devlet, halkının birliğine ve hukuka dayanır. O birliği, halka verilecek doğru bilgiler sağlar.