İddianamede darbe ihbarı vardı!

Tayyip Erdoğan, "Darbe girişimini eniştemden öğrendim" dedi ve istihbarat zafiyetinden bahsetti. Binali Yıldırım da korumalarından, eşten-dosttan duyduğunu söyledi!

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın darbe ihbarını Genelkurmay Başkanı'na bildirmesi, ardından "darbe girişimini önlemek amacıyla" Genelkurmay'da toplantıya katılmasını yok sayalım. Farz edelim ki MİT'e ihbar gelmedi, toplantılar da yapılmadı!

***

15 Temmuz 2016 günü saat 11.40'ta Anadolu Ajansı bir haber geçti. Habere göre Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, FETÖ'nün elebaşı Fethullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 şüpheli hakkında hazırladığı çatı iddianamesi, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Evet, dün mahkeme tarafından kabul edilen iddianame bu!

* İddianamede, FETÖ soruşturmasının, çeşitli ihbar dilekçelerinde varlığından bahsedilen örgütün devleti ele geçirmek üzere olduğu, anayasal düzeni zorla değiştirebileceği ve kamu idarelerinden gelen suç ihbarlarında örgütlenmenin ciddi olduğunun iddia edilmesi üzerine, örgütün varlığına dair yeterli somut deliller bulunması ve kamuoyunda mağduriyetlere yol açan uygulamaları tespit edilerek başlatıldığı belirtildi.

* İddianamede, soruşturmanın, "Devlet kurumlarını ele geçirmek, anayasal düzeni yıkarak yerine otoriter, totaliter bir 'cemaat oligarşisi/zümre hâkimiyetine dayanan devlet düzeni' kurmak ve hükümeti devirmeye teşebbüs etmek" suçlarına ulaşmak için kurulan örgütün, ekonomik, insan kaynakları ve nihai maksatlarının ne olduğunun belirlenmesi amacıyla başlatıldığı da bildirildi.

***

Bakınız, ihbarlar bu iddianamenin yayınlandığı ve darbe girişiminde bulunulduğu gün yapılmamış! Böyle kapsamlı bir iddianamenin yazılması günler, aylar sürer. Soruşturma dosyasının tamamlanabilmesi için gereken süreyi de buna ekleyin!

Darbe ihbarlarının aylar önce kamu idarelerinden geldiği açıkça iddianamede yazılmış!

Bundan daha iyi istihbarat olur mu? Üstelik bu ihbarlar "Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu"nda görevli Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun'un hazırladığı iddianamede yer alıyor!

Başka ne türde bir ihbar veya istihbarat bekliyordunuz? Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun, bununla da yetinmemiş, iddianamede şu ifadeyi de kullanmış:

"Devletin, derin bir yapının eline geçmesini acziyet içerisinde izlemesi, seyretmesi beklenemez."

Peki bu soruşturma ve iddianame dışında, devlet darbeyi önlemek için ne yapmış? Hiçbir şey... Acziyet içinde seyretmiş...

---

Darbe tam bir CIA kurgusu?

İddianamede "ABD'nin, Sovyetler Birliği'ne karşı 1970'li yıllarda "Yeşil Kuşak Projesi" çerçevesinde "Siyasal İslami Çevrelerle İttifak Stratejisi" geliştirdiği ve "Türkiye'de de özellikle darbe hükümetlerince bu stratejinin uygulamaya sokulduğu" belirtildi.

Yani örgütü kuran da darbeciler!

Bir de darbenin kurgu olup olmadığı meselesi var. İddianamedeki verilere göre darbenin kimin kurgusu olduğu çok net:

* "Gülen'i, ABD'de CIA korumaktadır. Onu ziyarete gelenlerin vize problemi çözülmektedir. Gülen ve örgütünün ABD'nin emrinde olduğu ve CIA tarafından kullanıldığı çok açıktır.

* Mesela CIA ajanları, öğretmen gibi değişik ülkelerdeki Gülen okulları üzerinden devletlere sızmakta ve istihbari bilgi toplamaktadır. ABD himayesi olmadan Gülen Pensilvanya'da kalamaz ve bu işten çıkarı olmayan ABD, onu ülkesinde barındırmaz.

* Örgütün kullandığı gizlilik tekniklerine bakıldığında, örgütün bir ya da birkaç devletin istihbaratının şemsiyesi altında olduğu anlaşılmaktadır.

* Türkiye'de kendisini cemaat niteleyen başka dini gruplar da var ama hiçbirinde kod isim kullanma, telefonların 3 ayda bir değiştirilmesi gibi talimatlar yoktur.

* CIA'da bir dönem Türkiye İstasyon Şefi olarak görev yapmış, eski CIA Başkan Yardımcısı Graham Fuller, Gülen'in ABD'den ikamet izni alabilmesi için referans olmuştur."

Başka istihbarata gerek var mıydı?

Yazarın Diğer Yazıları