İçe dönük algı operasyonlu dış politika
Sınır bölgelerinde cereyan eden olaylar ve içeride artan terör, yeterli önlemlerin alınmadığını, takip edilen dış politikanın da hatalı olduğunu göstermektedir.
Kırmızı çizgiler seyrediliyor
Irak ve Suriye'deki olaylara Türkiye seyirci kalmakta, müdahalede bulunamamakta, operasyonlara ortak olmasına da sıcak bakılmamaktadır. Suriye sınırındaki tehditlere sadece silahlarının menzili içinde kendi topraklarından ateşle mukabele edebilmektedir.
IŞİD saldırılarına karşı, Rusya faktöründen dolayı, Suriye'nin kuzeyine sınır ötesi hava harekâtı yapılamıyor. ABD PYD'yle iş birliği içinde. PKK'yla PYD'yi eş tutan Türkiye'nin bölgede olması istenmiyor. Hâlbuki Türkiye, PYD'nin Kobani-Afrin arasını kapatma girişimlerine tepki göstermiş ve Fırat'ın batısına geçişi Kırmızı Çizgi olarak ilan etmiş, bir keresinde de nehri botla geçmeye çalışan PYD güçlerini engellemişti.
Halen ABD desteğinde, %85'i PYD'den oluşan Suriye Demokratik Güçleri(SDG), Rakka'nın IŞİD'den geri alınması için ilerlemektedir. Fırat'ın batısına geçmiş ve Minbiç bölgesine ulaşmıştır. Kırmızı Çizgi ihlal edilmiştir. Türkiye ise bunu seyretmektedir. Şimdi Türkiye, Rakka'nın ele geçirilmesinden sonra burasının Arap'lara teslim edileceği ve PYD güçlerinin bölgeden çekileceği konusunda ABD'nin söz verdiğini beyan ederek teselli bulmaktadır.
ABD'yle Rusya anlaştı
SDG, ABD desteğinde batıya doğru ilerlerken, Suriye ordusu da Rusya'nın desteğinde kuzey doğuya doğru Rakka'ya ilerlemektedir. Böyle bir karşılıklı operasyonun koordine edilmeden yapılamayacağı dikkate alındığında, ABD ve Rusya'nın anlaştığı değerlendirilmektedir. Bu durumda verilen sözlerin de inandırıcı olamayacağı anlaşılmaktadır.
Gelişmeler bize, ABD ve Rusya'nın, Suriye'nin yeni yapılanmasında kuzeyde bir Kürt yönetimi hususunda anlaştıklarını göstermektedir. Bu amaçla Kobani-Afrin arasının kapatılarak koridorun bütünlüğünü sağlamak yerine, şimdilik TSK'nın etkisi dışında olacak şekilde güneyden kapatılmasını düşündükleri anlaşılmaktadır.
Ayrıca Türkiye'nin, PYD hassasiyetinden ötürü koalisyona verdiği desteği kısıtlaması ihtimaline karşı, ABD'nin PYD'ye verdiği hava desteğinde, Akdeniz'e getirdiği uçak gemilerini de kullanması dikkat çekicidir.
Terör olaylarında artış var
Son zamanlarda Güneydoğu'da yoğunlaşan terör olayları yeniden büyük şehirlerde de görülmeye başladı. Güneydoğu şehir merkezlerinden temizlenen teröristler ve güvenlik güçlerine teslim olanlar, örgüt üzerinde olumsuz bir etki yarattığından ötürü örgüt, varlığını ve ayakta olduğunu göstermek için çılgınca eylemlere girişmiş durumda.
Bunu teröristlerin son çırpınışları ve köşeye sıkıştıkları şeklinde tarif etmek yanıltıcı olabilir. Teslim olanların esas elemanlar değil, şehirlerden devşirme elemanlar olma ihtimali de fazladır. Bu nedenle olayları ciddiye almak gerekmektedir. PKK'yla PYD arasındaki düşünce, hedef, silah, malzeme ve personel geçişkenliğine dikkat edilmelidir. Ancak PKK'nın bölgede halk desteğini kaybettiği görülmektedir. Bu önemli bir gelişmedir. Üzerine gidilmelidir.
Hatalardan biran önce dönülmeli
İç olaylarla, dış olayların birbirinden bağımsız olduğu düşünülemez. Başlangıçta yapılan hatalarda ısrar edilmesi, işi daha da zorlaştırmaktadır. Sürekli yeni olumsuzluklarla karşılaşılmaktadır. Doğru yolda ve haklı olunduğunu göstermek için de yoğun propaganda ve sokak ağzıyla iç kamuoyuna karşı algı operasyonu uygulanmaktadır. Bu yolla dış politika yürütülmekte, hatalar örtülmeye çalışılmakta, hatta bu maksatla gündem değiştirilmektedir.
Dış politikada; güvenliğin doğrudan etkilendiği bilinciyle hareket edilmeli, günü kurtarmayı değil, geleceği görmeye çalışmalı, düşüncesizce kırmızı çizgi çekilmemeli, siyah-beyaz değil mutlaka gri alanlar bırakılmalı, halen ihtiyaç olduğu gibi, menfaatlerimiz için radikal değişikliklere gidilebilmelidir. ABD'ye fazla güvenmemeli, İsrail ile nasıl iletişim yolları arandıysa, Rusya, İran ve Suriye yönetimiyle de teması sağlayacak girişimlerde bulunulmalıdır.