İç içe geçen yanlışlar ve doğrular
Kestirmeden söyleyelim: İsmail Metin Temel Paşa iyi bir Türk milliyetçisidir... Hükûmet sözcülerinin, Muharrem İnce'nin 'apolet sökme' sözlerine karşı dillendirdikleri 'PKK'yla mücadelede ve 15 Temmuz'un püskürtülmesinde kahraman' tanımı da doğrudur ve hatta eksiktir...
Ortada bir değil, birden fazla yanlış var... Öncelikle askerlerin seçim ortamında siyasî faaliyet sayılacak çalışmalara eşlik etmesi/etmek zorunda bırakılması kesinlikle yanlış... Üstelik bunu 'askerin siyasete karışması'ndan rahatsız olan ve 'vesayeti bitirmek'le övünen bir anlayışın yapıyor olması ironi gibi...
Metin Temel Paşa'nın -belki boşluğa gelerek, belki sehven- bir başka Cumhurbaşkanı adayı eleştirilirken alkışlaması da yanlış olmuş... Seçilirse aynı zamanda Başkomutan olacak biri eleştiriliyor ve onun komutasında paşalık yapacak biri de şimdi alkışlıyorsa, bu ordu disiplini açısından açıklanabilecek bir durum değildir...
Burada Paşa'nın nasıl ki milliyetçiliğinin ve terörle mücadeledeki büyük kahramanlığının hakkını teslim ediyorsak, Paşa'nın da -sehven bile olsa- alkış tutmasına gelen eleştirilerin hakkını vermesi, kabullenmesi gerekiyor...
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce tepkisinde son derece haklı... Bir yandan rakiplerle mücadele ederken, diğer yandan devlet imkânlarıyla ve o devletin tarafsız kalması gereken unsurlarıyla mücadele etmek zorundaymış gibi... Bu bir 'haksız rekabet' ve İnce'nin tavır koyması çok normal...
Yine de bu tavrı sevimsizleştiren bir durum var ve bu da yanlış... 'Apoletleri sökeceğim' sözleri, kemik kitlede yüreklerin yağını eritecek, hatta heyecan verecek bir karşılık doğursa da, ortalama seçmeni rahatsız eder...
Anti-demokrasiden rahatsızlık, tek adam rejimine isyan, hukuk, adalet vs. derken, üstelik bunun üzerine en büyük seçim vaadi olarak 'Başkanlık Sistemi'nden 'Parlamenter Rejim'e dönüşü sunmuşsanız bu üslup olmamış... 'Apolet sökerim, takarım' üslubu 'ülkenin normalleştirilmesi' hedefine uygun bir dil değil...
Tabii ki yeni gelen iktidar, önceki uygulamaların üzerine şal çekmeyecek, onları kapatmayacaktır... Ama bu, hukuk içinde kalmak, adaleti tesis ederek yerine getirilmek zorunda... 'Apolet sökücü' dil, kendi iddialarıyla çelişir gözükmüş ve yanlış olmuştur...
Muharrem İnce'nin son derece başarıyla ve ezberleri boza boza götürdüğü kampanyanın böyle bir üsluba ihtiyacı yoktu... Zaten iktidar sözcülerinin de fazla yakalayamadıkları gediği burada yakaladıklarını düşünerek, Paşa ve 'terörle mücadele' üzerinden hücuma geçmeleri bunu ispatlıyor...
'Tek adam rejimine hayır' diyerek ancak 'tek adam rejimleri'nde görülebilecek bir dil kullanmak, kullanıcıyı sıkıntıya sokar... Burada doğru olan 'askeri siyasetin dışına çekecek' bir dili savunmak ve yanlışlar karşısında hukuku hiç tereddütsüz işler kılmak olmalıydı...
***
Trabzon Sürmene'nin güzel insanlarından, saygıdeğer ve çilekeş ülkücülerinden, o zor yıllardan bugünlere kadar dâvâsına aralıksız omuz vermiş yiğit ağabeyimiz Mehmet Sekban (Didi Mehmet) Hakk'a yürüdü...
Didi Mehmet Ağabey, hastalığına ve artık ilerlemiş sayılabilecek yaşına rağmen son nefesine kadar o hep olması gereken yerde oldu... En son Sürmeneli şehitlerin kabirlerini ziyarette fotoğraf çektirmiştik, diğer ağabeylerimizle birlikte...
Didi Mehmet Ağabey'e inandığı değerler uğruna çektikleri kefaret olur inşaallah...
Allah rahmet eylesin... Mekânı cennet olsun...