Hürriyet Gazetesi'nde hazan sürüyor
2.5 milyar dolarlık vergi cezasının şok dalgaları özellikle Hürriyet Gazetesi’ni sarsıyor.
Sarsıntı öylesine derin ki, Türkiye sınırlarını aşıp, dünyaya yayılıyor.
Dışa karşı taviz vermeyen Aydın Doğan, gazetesinin kurmaylarını teker teker feda ediyor.
Emin Çölaşan’dan sonra Bekir Coşkun da 17 yıl çalıştığı gazeteden, kendi deyimi ile ‘evinden’ ayrıldı.
Coşkun, kibarlık edip ’kendim istifa ettim ’dedi. Fakat kimseyi inandıramadı.
Yediden yetmişe herkes bu ayrılışların perde arkasında; yazarların hükümete yönelik ağır eleştirilerinin yattığını biliyor.
Bilinen bir gerçek de; Başbakan Erdoğan’ın eleştirilere tahammülü olmayışı.
Merak edilen soru, Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun’dan sonra sıranın kimde olduğu.
Aydın Doğan’a 10 kişilik bir liste verildiği; Bekir Coşkun’un bu listede ilk sırada olmadığı konuşuluyor.
Doğan Grubu’na yönelik vergi cezası ilk değil.
Petrol Ofisi’ne verilen 1 milyar dolarlık cezanın daha mürekkebi kurumadı.
Görünen o ki; 2.5 milyar dolarlık ceza da son olmayacak.
Rekabet Kurulu’nun Doğan Grubu’na yönelik incelemesi sürüyor.
İlginçtir, Petrol Ofisi’ne yönelik bir milyar dolarlık ceza sessizce gündemden düştü.
Cezanın nasıl ve hangi gerekçeler ile silinmesi yeterince açıklanmadı.
Kafalarda soru işaretleri kaldı.
Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan’ın kalp krizi geçirmesi.
Karısına rüyada ak sakallı bir dedenin görünerek ’Kemal’i Amerika’da ameliyat ettir’demesi...
Cleveland’taki ameliyatın başarılı geçmesi.
Unakıtan çiftinin Türkiye’ye dönmeleri.
Ve de Başbakan’ın Kemal abisinin sağlık sorunları
nedeniyle Maliye Bakanlığı görevini bırakması/görevden alınması.
Maliye’de dışarıdan hissedilemeyen depremlerin olması.
Bir rastlanı olarak hep aynı döneme, bir milyar dolarlık Petrol Ofisi cezasının gündemden düştüğü döneme rastladı.
Bir rastlantı da aynı dönemde Maliye eski Bakanı Unakıtan’ın yumurtadan zengin olan oğlu ile ilgili haberlerin Doğan Grubu’nda, hiç yayınlanmaması.
Dahası Unakıtan ile ilgili olumlu-olumsuz haberlere hâlâ çok az yer veriliyor olması.
Bekir Coşkun’dan sonra sıra kime gelecek.
Başbakan’ın sevmediği isimleri herkes biliyor.
Bu isimler her ortamda dile getirilmesine rağmen şimdilik yeni ayrılışlar olması pek düşünülmüyor.
Nedeni de etki/tepki fizik kuralı.
Ya da halk tabiri ile, kaş yaparken göz çıkarmamak.
Halkın sevdiği yazarların ayrılışlarına tepkisiz kalmayacaklarının hem gazete yönetimi hem de Aydın Doğan tarafından bilinmesi.
Doğan Grubu’na yönelik vergi cezası nedeniyle vergi uzmanlarının görüşleri, Grub’un gazetelerinde sıkça yorum yapıyorlar.
Nedense, bir Allah’ın kulu çıkıp da ’Şirket içi birleşmelerden, POAŞ’ta gerçekleşen operasyonlardan küçük yatırmcıların ne kârı oldu’diye sormuyor.
SPK eski Başkanı Doğan Cansızlar döneminde birleşmeler, yabancılara hisse satışları ve borsa operasyonları nedense ya denetlenmedi, ya da denetlenir gibi göründü.
Petrol Ofisi tahtasındaki manipülatif işlemler borsada yüksek sesle dile getirilmesi.
Yüzbinlerce küçük yatırımcı bu operasyonlardan ciddi zarar gördü.
Ayın Doğan, aynı operasyonları bugün yapabilir miydi?
Mümkün değil.
SPK’nın yeni yönetimi bu işlemlere ve operasyonlara izin vermezdi.
Doğan Grubu’na yönelik vergi cezalarına yönelik eleştirilere bir de bu açıdan bakalım.
Diyelim ceza yazan
suçlu, ya ceza yiyen çok mu masum?
Gerçekler geç de olsa gün yüzüne çıkıyor.
Bir gerçek de liste doğru ise ve de kalan 9 yazarın da işine son verilse Ayın Doğan eski günleri çok arayacak.