Hızlı tren katliamları ve yamyamlık!

Güney Afrika'da bir kasabada, "şifacı" diye geçinen 33 yaşındaki Nino Mbatha, "insan eti yemekten sıkıldım" diyerek polise teslim oldu. Evinde bir kadın cesedinin parçaları bulunan Mbatha'nın suç ortağı 32 yaşındaki Lungisani Magubane de yakalandı ve iki yamyam müebbet hapse mahkûm edildi.

Peki, Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Suriye'de, Yemen'de, Filistin'de, Doğu Türkistan'da, binlerce, on binlerce, yüz binlerce insan katledenler de yamyam değil mi?

Tek fark var, insanları öldürüyorlar ama etini yemiyorlar!

***

Ankara'daki "tren kazası" ise sinyalizasyon sistemi devrede olmadığı için meydana geldi. Üstelik demiryolu işçileri sendikası, çarpışmanın olduğu bölgede sinyalizasyon sistemi kurulmadan hızlı tren uygulamasına geçilmemesi için defalarca yetkilileri uyardığı halde, genel seçimler öncesinde, siyasi iradenin emriyle böyle bir karar verildi.

Şimdi yapılan resmî açıklamada, "Soruşturma kapsamında ilk belirlemelere göre olayın meydana gelişinde kusuru bulunduğu tespit edilen kontrolör E.E.E., tren teşkil memuru (makasçı) O.Y. ve tren hareket memuru S.Y. haklarında gözaltı kararı verilmiş olup bu şüpheliler bakımından ve tüm yönleriyle soruşturmaya devam edilmektedir" deniliyor!

Çorlu'daki ray katliamı da böyle acil bir kararın eseriydi, Sakarya Pamukovası'daki hızlı tren katliamı da...

Bu olaylarda asıl cezai sorumluluk, yeterli teknik altyapı hazırlanmadan seferleri başlatan siyasilerdedir. Fakat, hukuk sistemine de onlar egemen olduğu için suçu hep makasçıya, kontrolöre ve hareket memuruna atarlar!

Bu şekilde davranmanın insan eti yemekten ne farkı vardır? Yamyamlar bile işledikleri suçun ağırlığı altında eziliyor ve teslim oluyor ama yüzlerce, binlerce insanın hayatına mal olan ve "kaza" denilen toplu katliamların asıl sorumluları hiç vicdan muhasebesi yapmıyor.

---

Fırat'ın doğusunda "Aynı Frekans"ta mıyız?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Fırat'ın doğusuna operasyon yapılacağını açıklamasının ardından Pentagon, "Atılacak tek taraflı bir adım büyük bir kaygıdır ve bu tür adımları kabul edilemez olarak addederiz" dedi.

ABD, harekâta gerçekten engel olmak istese, "kaygı" lafları etmez gereken askerî tedbirleri alır!

Gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gerekse Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, harekâtın, "terör koridorunu kesmek için" yapılacağını açıkladı. Amerikan askerlerinin bulunmadığı yerlere müdahale edilecek ve buralarda ve Türkiye açısından güvenli bölgeler oluşturulacak. Böylece söylendiği gibi terör koridoru kesilmiş olacak. Peki PYD teröristlerinin bölgede Amerikan desteğinde bir devlet kurması önlenmiş olacak mı?

Hayır, Amerikan projesi aynen devam edecek. Sadece mahalli seçimler öncesinde Türkiye'yi yöneten siyasi kadronun eli güçlendirilmiş olacak.

***

Ne yapılmalıydı? ABD ordu güçleri, bölgeye yerleşmeden harekete geçilmeliydi. Şimdi geç kalınmıştır ve ancak ABD'nin izin verdiği kadar harekât yapabilirsiniz. Bu da küçük ve taktik bir kazanımdır.

PYD ile birlikte ABD'nin kuşattığı ülke Türkiye'dir. 70 bin kişilik PYD ordusunun eğitimleri tamamlandığı zaman, arkasında Amerikan hava desteği de bulunursa, Türkiye ne yapacak? Asıl bunun tedbirini almak gerekmez miydi?

PYD'ye kaç bin TIR silah gönderildiğini zaman zaman Tayyip Bey açıklıyor. Bu silahlar, depolarda çürüsün diye gönderilmedi! O halde, geçici değil kalıcı çözümler üretilmeli...

Gerçi Tayyip Erdoğan, "Aynı Frekanstayız" adıyla bir gençlik radyosu kurulacağını da açıkladı. Yeni Millet Bahçeleri de kurulacak. Anadolu Ajansı da gençlerle röportaj yapmış, "gençlik radyosu gençleri sevindirdi" diyor.

Gençler millet bahçelerinde aynı frekansta müzik dinler ve yatıp yuvarlanırken, PYD devleti de kurulmuş olacak!

Yazarın Diğer Yazıları