Hitlerin eli çok popüler

Geçtiğimiz günlerde, ABD başkenti Washington’da, Türk Amerikan derneklerini çatısı altında barındıran “Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi” nin (ATAA) geleneksel yıllık toplantısı vardı. Benim Amerika’ya geldiğim yıllarda, bu kuruluş, oldukça güçlüydü. Mesela, Senatör Dole’un ABD Senatosuna getirdiği, Ermeni soykırımı tasarısının, Kongre’de kabulünü önlemede, başarılı bir mücadele vermişti. Daha sonraki yıllarda da, Asamble, Amerika’daki Türk toplumunu temsilde, önemli rol oynamıştı. Yıllık toplantılara, Türkiye’den bakanlar ve hatta Başbakanlar katılırdı. Aynı şekilde Amerikalı yetkililerde bu toplantılara gelip konuşurdu.
Ancak son toplantı, bu kurum açısından, yürekler acısı bir durum ortaya koydu. Eskiden, Kongre üyeleri ve Bakanların konuştuğu toplantılarda, bu kez, en yüksek düzeyde yetkili, Erdoğan’ın Washington’a, paldır, küldür Japonya’dan yolladığı, kabineyle akraba ilişkisi olan Büyükelçi Serdar Kılıç’tı. En üst düzey konuşmacı da, o oldu. Durum, yalnız konuşmacılar değil, aynı zamanda katılımcılar bakımından da vahimdi. Düşünün, bizler bile, gazeteci olarak izlemeye gerek görmedik. Haber değeri yoktu çünkü. Bu toplantılara, eskiden Türkiye konusunda istihbarat almak isteyen, Amerikalı yetkililer de gelirdi. Bu kez, olay Türklerin birbirleriyle İngilizce konuştuğu bir komedyaya dönüşmüş.
Buna tezat, birkaç güne kadar, bu kıtadaki cemaatin ATAA’ya paralel kurduğu örgütün, yıllık toplantısı var. Bu örgüt, Erdoğan’ın paralel yapısının, Washington’da iktidarla birlikte palazlandığı yıllardan beri, gücünü giderek artırmıştı. Göreceğiz neler olacağını. Hafta içinde de Meclis Başkanı falan geliyormuş Washington’a. Acaba tarikat toplantısına mı geliyor Cemil Çiçek, yoksa Nisan ayında Washington’a gelmek isteyen, Erdoğan için havayı mı koklayacak? Gerçi daha önce de bakanlar ve Başbakan gelmiş, görüşme talepleri, kabul görmemişti.
Gelelim günün ikinci konusuna. Çanakkale savaşı ve şehitlerimizi, halkın varlığı olmaksızın ve Mustafa Kemal’i ağza almadan, milletçe 100. yıldönümünü kutladık. Daha doğrusu, yüce ulusumuzun, hani kefen giyip siyasete girdiğini söyleyen, ama 3 bin koruma polisi etrafta olmadan, sahalara çıkmayan ve iki ileri, bir geri mehter tarzı konuşan ve de yakında halife olacağı duyurulan büyükleri var ya işte, halkı aralarına sokmak istememişler, kendi kendine kutlayıverdiler. Halkta, yüce milletimiz olmadan, Atasının kaldığı evi, onu hatıralarını yâd ederek, bu bir asırlık anmayı kutladı. Verilen hava, cumhuriyetin zaferleri yerine Osmanlı’nın son zaferini, koymaya çalışma gibiydi.
Bu arada demokrasi havarisi gölge Başbakan, “Ha Esad’ın elini sıktın, ha Hitler’in” diye, ABD Dışişleri bakanını eleştirerek, meydanları inletti. Tam o bu eleştiriyi yaparken son günlerde, AKP iktidarının, Türkiye’yi ne denli özgürlük tarlasına çevirdiğinden habersiz, haddini bilmez 73 Amerikalı senatör, Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry’e, Türkiye’de basın özgürlüğü yoktur diye mektup yazmış. O zaman, birileri de çıkıp adama, basın özgürlüğü olmayan, Türkiye’de, Hitler’in elini sıkmakla, Erdoğan’ın elini sıkmanın, aynı olduğunu söylerse ne diyeceksiniz? Ülkede, herkesin fişlendiğini, kimsenin Kaç-Ak saray’daki kişileri eleştiremediğini vurgulasalar, nasıl savunacaksınız? Bizim yaşadığımız sisteme, batının demokrasi değil totaliter rejim dediğini ne zaman anlayacak?
Daha da komiği, Suriye konusunda, ABD’nin yaptığı açıklamaları düzelttiğini söylüyor Davutoğlu. Bu adam ve yardımcıları, İngilizce mi bilmiyor, yoksa konuları kafalarına göre mi yorumluyor? Ben hem ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün, hem de Bakan Kerry’in açıklama metinlerini okudum. Arkadaş, kusura bakma ama Amerika, hiçte bir yerden bir yere, geri adım atmamış. Suriyelileri, direniş konusunda eğitme işlerinden sorumlu emekli askerin, bazı açıklamaları var, o sözler de net değil. Ayrıca bu son açıklama, tam da Amerika’nın bir insansız uçağının, Suriye tarafından, düşürülmesinin ardından yapıldı. Sanki kızgınlıkla söylenmiş sözler gibi.
Size, durumu, çok sevdiğiniz futbol terimleriyle anlatayım. Bizim yöneticiler topu o kadar çok taca attı ki, kazanılacak maç kalmadı. Zaten şimdilerde dünyanın onlara kırmızı kart gösterdiği de söyleniyor. Dolayısıyla, Türkiye şimdilerde, uluslararası alanda, 1. ligten, 4. lige veya kümeye düştü ve düşme, sürekli devam ediyor. Özellikle, Türkiye’ye kara çalmada başarılı olan, Ermenilerin bu ay yapacağı kampanya, epeyi sorun yaratacak. Siz kendinizi, hala birinci lig farz edebilirsiniz, ne yazık ki küme düşmekte olan bir takımla yetinmek zorundayız.

Yazarın Diğer Yazıları