Herkesin aklında bulunması gereken!

Güneydoğu'daki bazı ilçelerde PKK'nın hendek kazıp barikat kurarak özerklik ilan etmesi karşısında Tayyip Erdoğan ne demişti?

Erdoğan, ATV ve A Haber ortak yayınında yaptığı açıklamada, şöyle konuşmuştu:

"Tabi bu Çözüm Süreci bunlar tarafından bir ihanetle değerlendirildi. Çözüm Süreci'ni bunlar adeta Güneydoğu'da, kısmen Doğu'da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Burada bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, tabi 'herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim' dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar"

***

Bilindiği gibi "çatışmaya girmeyelim" diyen güvenlik kuvvetleri değildi. Aksine yetkili olan valilerden her defa operasyon izni istemişler ama alamamışlardı. Çünkü seçimler vardı ve AKP iktidarı çatışma istemiyordu. Dolayısıyla, PKK'nın HDP'li belediyelerin yardımı ile silah stoklamasını, hendek kazmasını, barikat kurmasını seyrettiler.

Evet şimdi TSK harekete geçirildi ama silah stoklama süreci seyredilmeseydi bu kadar şehit verilir miydi?

***

Üstelik AKP sözcüleri şimdi "Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi bütün bu sorunları çözer" diyor. İyi de Yeni Anayasa ile ne yapacaksınız? PKK terörünün bitmesi için bölgeye özerklik mi vereceksiniz? PKK bunun için hendek kurmadı mı zaten?

Aslında çözümün ne olduğunu, Kamer Genç, ölüm döşeğindeyken ilân etti. Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'in, "Milli Merkez'deki arkadaşları" adına ölümünden kısa bir süre önce ziyaret ettiği Kamer Genç, "Bana bir şey olursa, beni Türk bayrağına sarın ve Tunceli'ye gömün" vasiyetinde bulunarak milletine büyük bir hizmet daha yaptı. Nitekim dediği gibi de oldu. Hem Kartal Cemevi'nde hem de Tunceli'deki cenaze namazlarında Kamer Genç'in tabutu Türk bayrağına sarılıydı. Tunceli'deki namaz sırasında bir hemşerisi de Türk bayrağını Kamer Genç'in tabutu üzerinde tutuyordu.

O, kendisini Tunceli'nin bir köyünden alıp okutarak, Meclis Başkanvekilliğine kadar taşıyanın Cumhuriyet değerleri olduğunu, bunu da Atatürk'e borçlu olduğunu söylüyordu zaten.

***

Bu itibarla Türk kimliğini tartışmaya açmak, "Türküm Doğruyum"u ilkokullardan kaldırmak, TC ibaresini resmi binalardaki tabelalardan sildirmek, nihayet Anayasa'dan Türk adını çıkarmaya niyetlenmek, doğrudan PKK'ya ve onu destekleyen Batılı güçlere hizmettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkma girişimidir.

Türkiye'nin asıl meselesi budur.

Dolayısıyla Türkiye'nin çözümü, kararlılıkla kuruluş felsefesini korumak ve bu temel üzerinde geleceğini inşa etmektir. "Bu temel" Türk geçliğinin elindeki "en büyük hazine" ise onu korumak herkesin "birinci vazife"sidir. Ama zaten Atatürk "Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir" demiyor muydu?

Türkiye'nin rejimini değiştirerek iktidarını korumak veya sürdürmek isteyenler, bunu başaramayacaktır. Türk Milleti bir daha köleleşmemek için bir daha insanın insana kul olmaması için bir İstiklâl Savaşı vermiş ve şerefini korumuştur. Şimdi o şerefi kendi siyasi hedefleri peşinde koşanlara harcatmayacaktır. Herkesin bunu aklının bir köşesinde bulundurmasında fayda vardır. Kendi çıkarları açısından!

Yazarın Diğer Yazıları