Herkes antidepresan ilaçlar mı kullanıyor?
İnebolu’da bir hakim, iş yoğunluğu yüzünden strese girerek antidepresan ilaç kullanınca çok sayıda davada gerekçeli karar yazmayı unuttu. Doktorlara göre söz konusu ilaçlar, uyku hali, gevşeme, isteksizlik gibi iş performansını engelleyecek veya azaltacak mahiyet ve derecede klinik bir tablo oluşturuyor. Ankara büromuzdan Refika Karabacak’ın haberine göre gerekçeli karar yazmayı unutan hakim hakkında açılan davaya bakan Yargıtay’ın kararında “Bu ilaçların alınması sebebiyle geçici olarak işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı ve davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azaldığından, sanığa görevi kötüye kullanmak suçundan ceza verilmesine yer olmadığına hükmedildi” denildi.
***
Hakimin durumu, bana Türkiye’nin durumu gibi geldi; ne dersiniz? Sanki büyük çoğunluk antidepresan ilaç almış gibi bir uyku halinde, gevşemiş ve isteksiz değil mi?
Düşünebiliyor musunuz; Ergenekon ve Balyoz davalarında, delil olarak ileri sürülen cd veya hard disklerin suç tarihi olan 2003 yılında değil, bundan dört yıl sonra üretildiği en az 2 bin delille ispatlandı. Buna rağmen sanal delillerle Balyoz’da hüküm verildi.. Devletin içinden kimse bu büyük skandala dur demediği gibi sahte delilleri ürettiği iddia edilen çete mensuplarının da isimleri veriliyor, yine kimseden çıt çıkmıyor.
Seslerini çıkaranlar ise iddiaları tekrar ederek “Balyoz darbecileri aklanamaz” diye gösteri yapıyor. Bundan anlaşılan o ki Balyoz Davası’ndan yargılananların fiilen aklandığını artık orada yargılananların düşmanları bile kabul ediyor ki “Balyoz darbecileri aklanamaz” diyorlar. Peki ya masum iseler.. Böyle peşin hüküm olur mu? 2003’te üretildiği iddia edilen darbe hazırlık belgelerini, 2007’den sonra üretilmiş dijital verilerle ispatlayan bir anlayışı hangi vicdan kabul eder? Bu, insanlığın depresyon geçirmesi demek değil midir?
Diğer taraftan Türkiye’nin satılmadık hemen hiçbir değeri kalmadı, buna seyirci kalmak ne demektir? Herkes antidepresan ilaç mı kullanıyor?
Asıl ırkçılık Türk’e yönelik nefret!
Bir diğer konu da ulusalcılık, milliyetçilik ve ırkçılık üzerine giden tartışmalar.. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Soruyorlar bize ’siz ulusalcı mısınız sosyal demokrat mısınız?’ Cehaletin bu kadarına bakın. Bizim altı okumuzdan biri milliyetçilik. Türkçesi ulusalcılık. Elbette ki ulusalcıyız. Ama bizim ulusalcılığımız kafatasçılık değil. Biz başka ülkelerin taşeronu değiliz. Biz bu ülkede yaşayan herkesi kucaklıyoruz. Bizim ulusalcılık anlayışımız bu ülkenin çıkarlarına endekslenmiştir. Biz ulusalcıyız ama aynı zamanda sosyal demokratız. Çünkü bizim siyasetimizin odağında insan var. Bizim anlayışımızda ne ezen ne ezilen insanca hakça düzen yatar. Ben sana bir soru sorayım: Sen hangi ülkenin taşeronluğunu yapıyorsun? Biz ulusalcıyız, devrimciyiz, halkçıyız. Hukuktan, insan haklarından, adaletten yanayız” diyor.
***
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ise camide vaaz verir gibi konuşuyor ve “Şeytan secde etmedi. Beni ateşten, onu çamurdan yarattın dedi. İşte ırkçılık budur. Irkçılık asabiyet, asabiyetse şeytandandır. Diğerlerini aşağılamak şeytandandır. Biz başka yerden kaynak aramayacağız. Bize şeytanın başlattığı ırkçılık duygusunu aşılamaya çalışanlardan, ’Recmedilmiş şeytandan Allah’a sığınırım’ diyerek uzak duracağız. Onun için istikbalimiz, ortak tarihimiz değerlerimiz üzerine inşa edeceğiz. Şeytanın izinden gidenler kaybedecek. Kardeş olarak kazanan biz olacağız” diye konuşuyor.
***
İyi güzel de, Hucurat Suresi 13. ayette “Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi tanıyasınız. Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok kerim olanınız, en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır” buyurulmuyor mu?
Yani bütün kavimleri tek tek kutsal sayacak ama sıra İslamı yücelten Türk kavmine geldiği zaman, onu şeytan gibi göreceksiniz!
Irkçılık işte budur!