Her şey ABD’den yargı sistemi ithal etmek için..

Bir ülkenin hukuk sistemi adaletsizliğe vasıta haline getirilebilir mi? AKP iktidarı, hukuk devleti anlayışına göre değil yandaşlık hukukuna göre çalıştığı için her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Domuz bağı ile bağladıkları insanlara işkence ederek öldürenlerin serbest bırakıldığı, buna karşılık gazetecilerin, akademisyenlerin hapiste tutulduğu başka bir ülke var mıdır dünyada?

***

Denilebilir ki, “AKP ne yapsın? Yargıtay, dosyaları karara bağlamakta geciktiği, yasa da tutuklama süresine sınır getirdiği için, böyle bir tablo ortaya çıktı!”
Hayır, sonucun böyle olacağı öngörülüyordu. Maksat, Yargıtay’ı kamuoyu önünde rezil rüsva etmek, böylece bu kurumu yeniden düzenlemek, bölge adliye mahkemelerini uygulamaya geçirmektir. Yoksa artan nüfusa göre davaların sayısı da arttığı için Yargıtay kadrosu da aynı oranda genişletilseydi, böyle bir tablo ortaya çıkmazdı.
Kasten Yargıtay’ın bu yöndeki taleplerini karşılamadılar ki istinaf mahkemelerinin önü açılsın!
Denilebilir ki, ne sakıncası var istinaf mahkemeleri kurulmasının?
İstinaf mahkemeleri, federal sistemin alt yapısıdır. İşte Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve 8 hakim, Washington, Colorado ve Arizona’da bu sistemi inceledi. Hem de federal bir Türkiye oluşturmayı yargı üzerinden başlatmak isteyen ABD’nin OPDAT adlı kuruluşunun davetlisi olarak!
OPDAT’ın açılımı, “ABD Adalet Dairesi Yurtdışı Savcılık Geliştirme, Yardımlaşma ve Eğitim kurumu” oluyor. Yani Türkiye’nin adalet sistemini geliştirmeyi kendilerine iş edinmişler!
Acıdır ki tek bir gazeteci dahi bu bağlantıları kurarak Adalet Bakanı’na soru yöneltmedi. Adalet Bakanı da Avrupa Birliği parası ile Diyarbakır İstinaf Mahkemesi binası yaptırdığı halde, dünkü konuşmasında bu konuyu gündeme getiremedi.
Buna karşılık, Sadullah Ergin, bir davanın ağır ceza mahkemesinde ortalama 1622 günde bitirildiğini, aynı dosyanın 1042 gün de yüksek yargıda beklediğini anlattı.
Ergin, bu sürenin azaltılması için çalıştıklarını, Adalet Bakanlığı’nın projelerinin ve planlarının bu yönde olduğunu ifade etti ama ne projeleri olduğunu söyleyemedi.
Projelerin ne olduğu, yakında ortaya çıkacaktır elbette. Hem de OPDAT patentli olarak!

***

Ergin, tahliyelere ilişkin düzenlemenin Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgisi olmadığını söyledi ve “Yasal düzenleme, 2004 yılında yapıldı. O zaman Ergenekon ya da Balyoz soruşturması var mıydı?” diye sordu.
Evet vardı!
2004’ten önce Ergenekon soruşturmasına izin verilmemişti. MİT, dava dosyasındaki şemayı hükümete ve Genelkurmay’a 2003 yılında vermedi mi? Bu şema, masabaşında bir kişi tarafından işkence altında çizilmiş olduğu için o tarihte soruşturma kapatılmadı mı? Sonradan işlendiği iddia edilen suçlar da şemada adı bulunanların bir kısmına yüklenmedi mi?
Hem, katiller bir tarafa; darbe yapacağı iddia olunan askerler serbest iken aydınların tutuklanması, hangi adalet anlayışına sığar?

***


Türkiye petrol denizi üzerinde yüzdüğü, petrol ihraç eden ülkelerle komşu olduğu halde, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor! Bu, tarihin en büyük soygunlarından biridir! Adalet bu mu?
BBP’li gençler bu durumu protesto etmek için 1 dakikalık trafiği durdurma eylemleri yapıyor. Bugün de İstanbul’da böyle bir eylem yapacaklarını bildirdiler. Bunun dışında bu büyük soyguna karşı kimseden çıt çıkmıyor! AKP iktidarı da dini Muaviye gibi kullandığı için aşırı bir kendine güven içinde akaryakıta zam üstüne zam yapıyor, hukuk sistemini alt üst ediyor..
Bu gidişin sonu hayırlı olmayacak..

Yazarın Diğer Yazıları