Hani faili meçhul kalmamıştı?
Eğer ailesinin ve sevenlerinin ısrarlı takibi olmasaydı Muhsin Yazıcıoğlu dosyası çoktan kapanmış gitmiş, Necip Hablemitoğlu cinayeti gibi unutulmaya bırakılmış olacaktı...
Arşivler ortada... Olayın üzerinden bir buçuk ay geçmiş, dönemin partideki en etkili ismi, Alman kaza kırım ekibine inceleme yaptırdıklarını "Helikoptere sabotaj olmadığını görmemiz mümkün. Sabotaj ihtimali yok gibi bir şey" diyordu...
Tuhaf davalar, komisyonlar, denetleme kurulları, sivil havacılık hikâyeleri, dava birleştirmeler, ayırmalar, takipsizlik kararları, gözaltılar, dosya kapatmalar, devlet katında inanılmaz ilgisizlikler, 'kazadan kaza çıkarmayın' laubalilikleri vs. birbirini takip etti...
Yine ifade etmiştik... Mevcut iktidarın bir zamanlar en afili iddialarındandı: 'Bizim zamanımızda faili meçhul olmadı, bütün cinayetler çözüldü...'
Hesapta Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Bahtiyar Aydın, Cem Ersever, Eşref Bitlis, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu gibi cinayetlere göndermelerde bulunuyorlar, kendi dönemlerinde bu tip olayların yaşanmadığını sözde vurguluyorlardı... Tabii Necip Hablemitoğlu cinayetini unutarak!..
"Bizim dönemimizde faili meçhul" olmamıştır diyerek, eskiyi aşağılamaya ve fark ortaya koymaya çalışan irade Muhsin Yazıcıoğlu meselesinde çuvallamıştır... İlk günden itibaren 'kurtarma'dan çok 'kazayı ispat' gayreti ön almıştır..."
***
Keşke biz haksız olsaydık da şu sözlerimiz havada kalsaydı: "Diyelim haklıydılar ve helikopter pilotaj hatasından, zorlu tabiat şartlarından vs. düştü... 2009 yılında enkaza 4 gün sonra ulaşmayı kim nasıl izah edebilir? Gazeteci İsmail Güneş'in o kadar telefon görüşmesi yapmasına rağmen yerinin tespit edilememesi ve donarak ölmesi bu çağda hangi 'kaza' kavramıyla ifade edilebilir? Resmî görevlilerin helikopter enkazından parça çaldıklarının ortaya çıkması ve bunu 'hatıra'yla itiraf etmeleri hangi hukuk devletinde karşılıksız kalır?
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenaze töreninde devlet erkânı, tepeden tırnağa görülmemiş biçimde tabutun arkasında saf tuttu... Keşke aynı devlet erkânı siviliyle askeriyle tabutun arkasında değil de, adaletin arkasında saf tutsaydı... Bu olay vicdanlarda tortu bırakmayacak şekilde aydınlansaydı..."
***
Önceki hafta yapılan duruşma, gerçekten de, hukuk "Ben dosyayı kapattım" deyince kapanmış olmayacağını, bu dosyanın milyonlarca insanın vicdanında açık durduğunu ve belli ki durmaya devam edeceğini gösterdi...
Duruşmada bir skandal daha ortaya çıktı... Kaza kırım ekibinin bu konuda herhangi bir eğitiminin olmadığı, eğitiminin bulunmadığı itiraf edildi...
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir hukuk devletinde bu skandala imza atılmaz, atılamaz... Bu nasıl bir savsaklama veya örtbas gayretiyse, milyonları ilgilendiren bir olayla ilgili eğitimsiz ve bilgisiz kişiler görevlendirilerek rapor yazdırılıyor!..
Bu görevlendirmeyi yapan, bildiği halde göz yuman, eleştirileri alaycı bir dille cevaplayan sıralı amirlerin tamamı bu konuda yargılanmalıydı... Ama Türkiye'de itirafçı ekip bile tutuksuz yargılanıyor!..
Avukat Kemal Yavuz, hukuku tecelli ettirmek için çırpınıyor ve olayın 'basit hırsızlık' gibi algılanmasına isyan ediyor... "Dosyanıza konu yargılama hırsızlık olmayıp, tamamen suç delillerinin yok edilmesidir. Karşımızda örgütlü bir yapının işlediği bir cinayet vardır. Beyanlar sürekli değişmekte, deliller karartılmakta, dosyalar ayrılmakta ve süreç tıkanmaktadır. Sanıklar tutuklu yargılanmadığı müddetçe maddi hakikat ortaya çıkarılmaz" diyen Yavuz'a mahkeme heyeti kulak vermiyor, talebi reddediyor...
***
Önümüzdeki 25 Mart'ta 10 yıl geçmiş olacak Yazıcıoğlu ve 5 kişinin can vermesinin üzerinden... Hukuk açısından 10 kara yıl... Olayın hâlâ aydınlatılamamış olması adaletin üzerine düşmüş ağır bir gölgedir...
25 Mart yine bir seçim öncesine denk geliyor ya, artık kabri yine siyasetçi akınına uğrayabilir!.. Onda mesele yok!.. Ama iş hukukun tecellisine geldiğinde hepsi kayıp, hepsi yüzlerini kapatıyor... Kabir ziyaretlerindeki pişkinlik, nasıl da devasa bir umursamazlığın hukuka galebe çaldığını gösteriyor...
Yine de "Şu dava kapansa da kurtulsak" psikolojisinde olanlar fark etmeli ki o dava hep açık kalmaya devam edecek... Adliyede olmasa da vicdanlarda!..