Hani benim RCEP'im!
Dünyanın Batı kesimi, virüsleri kontrol ederek "pandemi görüntüsü" verilen bir "büyük sıfırlama operasyonu" ile meşgulken, Çin, 15 Kasım 2020'de Vietnam'ın ev sahipliğinde yapılan ASEAN zirvesinde, 15 ülke arasında "Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık" anlaşması imzalanmasını sağladı. Ortaklığın İngilizce adı, "Regional Comprehensive Economic Partnership." Kısaca RCEP diye anılıyor.
Asya-Pasifik bölgesinde, ASEAN çatısı altında bulunan Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam dışında Avustralya, Çin, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore de bulunuyor.
Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngiliz Milletler Topluluğu'na dahil iki ülkenin anlaşmada yer alması, İngiltere'nin de RCEP'e örtülü desteğini gösteriyor!
Ortaklık anlaşması imzalayan 15 ülke, 2,1 milyarlık toplam nüfusa ve küresel gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 30'una sahip..
Hindistan, Çin ürünlerinin Hindistan'a ucuz fiyatlarla girmesinden endişe duyarak RCEP müzakerelerinden çekilmişti.
***
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sadık Ünay, Anadolu Ajansı'nda yayınlanan analizinde, "Doğu Asya, yakın gelecekte hem dünya ekonomisinin büyüme motoru hem de serbest ticaret anlaşmaları üzerinden ilerleyen kurallı ticaret genişlemesinin merkezi olmaya aday.
ABD'nin bölgeye yönelik siyasi ve ekonomik stratejileri arasında oluşturmak durumunda olduğu yeni denge, küresel sistemdeki etkinliğinin geleceği açısından kritik sonuçlar doğurabilir" diye yazdı.
***
ABD ise her geçen gün kendi gücünü kaybetmeye yönelik adımlar atıyor. Son olarak, Soros'un finanse ettiği, Pentagon ve CIA üzerinde etkili bir kuruluş olan Atlantik Konseyi, 2021 için riskler ve fırsatlar listesi yayınladı. "2021'de Çin ekonomisi büyürken Batı ekonomisi kötüye gidiyor" denilirken, riskler listesinin 10'uncu sırasında ABD'nin kilit müttefiki, Türkiye'ye de yer verildi ve "Yeni Osmanlıcı Türkiye daha da haydutlaşacak" başlığı kullanıldı.
odatv'nin haberine göre Türkiye için "Rogue state" yani "haydut devlet" benzetmesi yapılan yazıda şu ifadeler yer aldı:
"Erdoğan liderliğinde giderek otoriterleşen, İslamcı ve yayılmacı Türkiye; Somali, Katar, Libya, Irak, Suriye ve Balkanlar'a ya askeri müdahalede bulundu ya da asker konuşlandırdı. Ankara, IŞİD ile savaşan ABD müttefiki Kürtlere saldırırken diğer yandan Suriye, Libya ve Azerbaycan'da Rusya ile karşı karşıya geldi. Türkiye, NATO için tehdit oluşturan ve ABD yaptırımlarına yol açan Rus S-400 hava savunma sistemini konuşlandırdı. Doğu Akdeniz'de, Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni ihlal ederek ve Kıbrıs'a tehdit oluşturarak provokasyon yaptı. Pek çok Arap devleti Türkiye'yi tehdit olarak görürken, Erdoğan da son terör saldırılarını idare ediş yöntemi nedeniyle Fransa'yı kışkırtıyor. Ankara'nın çok cepheli askeri iddiası, daha fazla çatışmaya yol açabilir ve Türkiye'yi üyesi sayan NATO içinde hesaplaşmaya neden olabilir."
***
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ise Nurzen Amuran'ın Mersin'de tersane yapımının neden engellendiğine dair sorusunu, "1999 yılında 449 sayılı MGK kararı ile yapılma süreci devlet tarafından başlatılan Mersin, Taşucu SEKA Limanı içinde tersane geliştirilmesi projesi, Alman Heinrich Böll Vakfı başta olmak üzere maddi destek sağlanan bölgesel ve küresel çevreci girişimler ile Danıştay tarafından durdurulmuştur. Devlette, Deniz Kuvvetleri'nin haklı ısrarlarına rağmen Henrich Böll Vakfı'nın iradesi hâkim olmuştur. Ben bu sendromu Atlantik eroinmanlığı olarak tanımlıyorum." diye cevaplandırdı.
SONUÇ: Türkiye, kendi bölgesinde, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık yani kendi RCEP'ini kurmalıdır!