Halk bunun için var zaten!
Neyse ki Ulaştırma Bakanı açıkladı da öğrenip rahat bir nefes almış olduk!.. Kanal İstanbul, bütçeye yük olmadan yapılmaya çalışılacakmış!..
Model şehir hastanelerinde, havaalanlarında, köprülerde, yollarda, tren garlarında olduğu gibi: Yatırımcı kendi finansını bulacak, biz Hazine olarak geçiş garantisi vereceğiz, geçişte fazlası olursa almayacağız, eksiği olursa kalenderlik edip tamamlayacağız!..
O sahne gibi olmayacağı için halkı ilgilendiren bir durum yok!.. Yani abdest alırken cepten cüzden çekilmesi gibi bir eylem gerçekleşmeyeceği için halkımız rahat olabilir!.. Eksiği halkın cebinden değil Hazine''den finanse edeceğiz!..
***
Kütahya Zafer Havaalanı''nda kabahat kimin? Havaalanını yeterince kullanmayan halkın tabii!.. Halk, müteahhide verilen garantiyi namus meselesi haline getirip sürekli uçağa binseydi, taahhüt yerine getirilmiş, Hazine''den ilave para çıkmamış olacaktı!..
Aslında bu tür yatırımlardan gurur duyup, dünya devi olduğumuzu, karşı çıkanların ise hasetten çatlayan ''gâvur uşakları'' olduğunu zanneden kimi vatandaşlarımız için ayrıntı çok önemli olmuyor... Hem zaten Kütahya''daki zararın Bayburt''u da ilgilendirdiğini düşünmüyor, düşünemiyor...
***
Ülkeyi yönetenler, meseleyi iyi çözmüşler... Osman Gazi Köprüsü için Binali Yıldırım ne demişse, şimdiki Ulaştırma Bakanı da benzer cümleler kuruyor...
Binali Yıldırım, köprülerin, otoyolların, havaalanlarının, hastanelerin yeni yapım yöntemini "Hazine''den bir kuruş çıkmadan yapıyoruz hepsini!.." diyerek savunmuştu...
Şimdiki Bakan da farklı konuşmuyor... Kanal İstanbul''un müteahhidine ''geçiş garantisi'' verileceğini, böylece bütçeden para çıkmadan maliyetin karşılanacağını iddia ediyor... Çünkü bu sistemi en başarılı uygulayanlardan birisi Türkiye''ymiş!.. Tabii ki öyle bir fizibiliteniz olması lazımmış!.. Bu bir finans modeliymiş!.. Yatırımcı gelip bir yatırım yapacak, devletten para almayacakmış!..
Yutan yutacak, yutamayan da gargara yapacak elbette… Bir de zaten iyi hesaplar yapmışız… Toplam 12 yılda Kanal İstanbul kendi gelirini kendisi kazanacakmış!..
Bu hesapları kim nasıl yapıyor bilmiyoruz… Eğer Kanal İstanbul hesaplarını yapanlarla, Kütahya Zafer Havaalanı, Ankara Tren Garı, Ankara Niğde Otoyolu, Osman Gazi Köprüsü, şehir hastaneleri ve diğerlerinin hesaplarını yapanlarla aynı kişiler ise -ki kesinlikle yabancı değildir- Türkiye''ye bir kere daha geçmiş olsun!..
"Pahalı bulan İzmit Körfezi''ni dolaşsın" ve "Marmaray''ı eleştiren karşıya yüzerek geçsin" şeklindeki alaycı tavra muhatap olanlar şimdiden Hazine için duaya başlasın…
***
Geçtiği veya geçmediği köprülerin ''garanti para''sını ödemek zorunda olan halk, garanti edilen gemi geçmediği takdirde o geçmeyen gemilerin de parasını verecek!.. Tıpkı gara, adına söz verilip de gelmeyen yolcunun tren parasını müteahhide verdiği gibi!..
Kimisi trene bakar gibi boş gözlerle olup biteni süzerken kimisi de Hazine''den ''garanti''sini çekiyor olacak!..
Onun için ne demiştik: ''Tefeciye kapılma''nın modern yönteminin maliyeti yine halka kalmıştı… Geçtiği veya geçmediği köprülerin parasını o ödeyecekti… Para doğrudan cepten çekilmediği için fark etmeyecekti ama Hazine''den ödenecek ''garanti paralar''la biraz daha fakirleşecekti…
Halk gerçekten patrondu… O yüzden IBAN''lara para lâzım oldu mu o hatırlanacaktı!.. O kadar kadirşinas, öylesine kalenderdi ki, deprem paralarını, iletişim vergilerini, işsizlik fonunda birikenleri, hatta Merkez Bankası rezervlerini sormak onun işi olmamalıydı… Gani gönüllü kişiliğine yakışmazdı!..
''Hayırsever iş adamı'' Halkbank''a mı çökmüş? Patron, yani halk, bunun bir dış operasyon olduğunu düşünmeli ve bankanın marka değerini korumak için vücudunu siper etmeliydi!..