Halk, artık zehirli zokayı yutmuyor!
Ziraat Bankası eski müdürü Şenol Babuşçu, ekonomi yönetiminin ne yaptığını iki mesajla özetledi.
Babuşçu, “aynen” şöyle dedi:
“Ekonomi yönetimi seçim sonrasına bıraktığı vergi ve zamları yılın ilk altı ayı enflasyonu yüksek çıkmasın diye 1 Temmuz’dan itibaren yapmayı planlıyor ilk 6 ay enflasyonu düşük çıksın.
Düşük çıkarmadaki amaç memur ve emekli Temmuz maaş zamlarının düşük olmasını sağlamak…
Ekonomi yönetimi seçim sonrasına bıraktığı vergi ve zamları Nisan ve Mayıs aylarında yüksek oranlı yapmak yerine yıl sonuna kadar her ay düşük or1anlı zam yaparak halkı enflasyonun düşeceğine inandırmayı amaçlamaktadır...”
***
Şimdi bu tespitler ışığında biz Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ne dediğine bakalım...
Şimşek, “Önümüzdeki haziran ayından itibaren (enflasyonun) hızla düştüğünü göreceğiz. Bu bizim programımızın paralelinde giden bir süreç. Dolayısıyla bir taraftan enflasyonu düşüreceğiz, bir taraftan mali disiplini tesis ediyoruz, bir taraftan dış açığı azaltıyoruz, bir taraftan da yapısal reformlarla Türkiye'nin bünyesini güçlendiriyoruz.” dedi.
Şimşek’in açıklaması, Babuşçu’nun tespitleri ile örtüşüyor!
***
Şimşek, “yerel halk” sözlerinin eleştirilmesi üzerine de "Bir toplantıda 'Küresel yatırımcılar Türkiye'nin programına güveniyor. Şimdi yerel yatırımcıları ikna etme zamanı' dedik. İçeride bu işin nasıl istismar edildiğini gördük. Burada çok şaşırıyoruz. Çünkü finansta kullanılan bir terminoloji bağlamından çıkarılırsa gereksiz tartışmalara yol açıyor." dedi...
Ne oldu? “Yerel halk” sözü “yerel yatırımcı”ya dönüştü!
Tabii bu açıklama kimseyi ikna etmedi... İnandırıcı değil...
***
Tam da bu konuda, veryansın tv’de Ahmet Müfit, “Yerel niçin ikna olmuyor?” başlıklı değerli bir yazı yazdı.
Müfit, iki soruya cevap aradı:
-Birinci soru, “yerel” hangi konuda ikna olmuyor?
-İkinci soru “yereli” niçin ikna edemiyorlar?
Cevapları ise özetle şöyle:
“Şimşek, bu kelimeyi ülke içerisindeki yerleşik yatırımcıları ifade etmek için kullanıldığını ifade etti. Peki niçin ikna olmuyor? Benim durduğum yerden yani kurucu değerler açısından bakıldığında, “yerelin” ikna olmamasının en önemli nedeni geçmişte, aynı nedenlerle ve aynı söylemlerle pazarlanan politikaların sonucu olarak yediği kazıklar.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de maymun gözünü açmaya, dışarıdan giren borç parayla dönemsel olarak yaşanan ödünç bolluğun faturasının, son tahlilde ve kaçınılmaz olarak kendi sırtına yüklendiğini/yükleneceğini, sistemin kazananı yerli yabancı para babalarının çıkarıyla kendi çıkarının aynı noktada olmadığını anlamaya başladı.
*İnandırıcı bulmamasının birinci ve en önemli nedeni, dışarının parasına, ara malına, ham maddesine, teknolojisine, enerjisine bağımlı hâle getirilmiş bir ekonomide, fiyatların seviyesinin, ABD Doları ve Euro karşısındaki değer kaybı ile olan doğrudan ilişkisinin göz ardı ediliyor olması.
*İnandırıcı bulunmamasının diğer bir nedeni, AKP iktidarı döneminde, borç parayla sağlanan tüketim artışına dayalı olarak gerçekleşen ekonomik büyümenin gerçek olmadığının, hormonlu olduğunun, yani kazanıldığından çok harcama yapılmasının, müflis tüccar gibi borç alınan parayla keyif sürülmesinin, kamuda ve özelde yaşanan büyük israfın/hovardalığın sonucu olduğunun ortaya çıkmış olması.
*Üçüncü ve son neden, kamu harcamaları azaltılmadan yani bütçe disiplini sağlanmadan ekonominin enflasyonun dizginlenemeyeceğinin iddia edilmesi... Buna karşılık zenginlerden alınan vergilerin bırakın artırılmayı çeşitli teşvik ve desteklerle fiilen düşürülmesini savunuyor olmaları inandırıcılıklarının önündeki en büyük engelli oluşturuyor.
*Sonuç olarak, yerli yabancı tüm piyasacıların, IMF, Dünya Bankası gibi örgütlerin bütün gayretlerine, muhalefetin, Mehmet Şimşek’i eleştirilerin dışında tutarak verdiği zımni desteğe karşın, ulusal ekonomiyi yabancı para satıcılarının isteğine göre şekillendirmeye yönelik kırk küsur yıllık çabayı nihayete erdirme planı tutmuyor. Tüm ikna çabalarına karşın ‘lokal’, son tahlilde ulusal egemenliğin resmen olmasa da fiilen son bulmasını sağlamaya yönelik bu zokayı yutmayı reddediyor, ikna olmuyor.”
***
Emekliler ve memurların büyük çoğunluğu, son seçimde zokayı yutmadığını gösterdi zaten... Şenol Babuşçu da Temmuz’dan sonra ne olacağını çok net bir şekilde açıkladı...
Biz, yıllardan beri “Ekonominin çökertilmesiyle, millî egemenliğin çökertilmesi hedefleniyor” diyorduk ya geniş kitleler de bu durumu yaşayarak görüyor ve zehirli zokayı yutmayacağını gösteriyor...