Halen Avrupa mı?

Almanya İstanbul Konsolosluğu’nun önünde 25 yıldır vize takipçiliği yapan Salih amca anlatıyor: “Eskiden konsolosluğun önünde vize için insanlar geceden kuyruğa girer aylarca beklerdi. Oysa şimdi eskinin beşte biri yok. Giden ise ya akraba ziyareti ya öğrenci ya hasta”
İşte Avrupa’nın içler acısı halini en iyi anlatan cümleler bunlar.
Birkaç yıl öncesine kadar burnundan kıl bile aldırmayan zurnanın son deliği bazı Avrupa ülkelerinin kağıttan kule gibi bir bir yıkılmasından sonra Avrupa en aciz Türk insanı için bile umut olmaktan çıktı.
Avrupa’nın devi Almanya bile bugün var olma sancısı yaşıyor.
Almanya’da devlet artık öyle bol keseden para dağıtmıyor.
İşsizlik parası, “işten ayrılayım nasıl olsa devlet bakar” diye düşünen insana yok. Olan ise öyle çok uzun süreli değil.
Almanya’yı Türkiye’nin 20 yıl öncesi durumuna benzettim. Çünkü Almanya taşeronu keşfetmiş. Alman sanayisinde taşeronlaşma almış başını gidiyor.
İşsiz, kaçak ve geçinemeyenler için taşeron firmalar tek umut kaynağı.
Gemilerden tutun da tavuk firmalarına kadar her yerde taşeron firma var. Alman kendisine saati 20 euroya mal olan bir işçiyi taşeron aracılığıyla 8 euroya çalıştıyor. Sigorta yok, güvence yok.
Alman halinden memnun.
Taşeronun emrinde çalışan binlerce çalışanın arasında Türkler, Araplar, Ruslar ve az da olsa Almanlar var.
Sabahın saat 4’ünden akşam 4’e kadar çalışma ve ay sonu ele geçen en fazla 700-800 euro.
Almanya’da sigortalı olup 1.200 euro maaş alan artık itibarlı insan olarak görülüyor.
Adeta parmakla gösteriliyor.
Almanya bitmiş. Dahası umut olmaktan çıkmış. Çaresiz, mutsuz bir ülke olmuş.
İşte bu çaresiz Avrupa halen kendini eski günlerde sanıyor.
Vize için kırk dereden kırk su getirttiriyor.
İstenilen belgeler akıl sağlığına zarar verecek nitelikte. 16 yaşındaki kız çocuklarına bile vize talep ederken “hamile misiniz” diye soruyorlar. Eğer hamileysen ona göre belge isteyecek.
Oysa insanlar artık Almanya’yı kafasından silip atmış. En azından Türk insanı.
Almanya’ya gelin-damat olarak giden kişi sayısında da büyük düşüş var.
Eskiden Almanya’ya gelin olmak için can atan köylerdeki kızlar bile istemiyor.
Avrupa yavaş yavaş değil hızla
çöküyor. Belçikalıların dünyaca ünlü bankası Dexia bile topun ağzında. Fransa ve Belçika Dexia’yı kurtarmaya çalışıyor. Biliyorlar ki eğer Dexia çökerse ekonomik sistemleri çökecek. Dexia’da parası olan milyonlarca Avrupalı panik içinde. Panik sadece Dexia’da değil dünyanın çeşitli ülkelerindeki iştiraki olan bankalarda. Korkanlar paralarını çekiyorlar. Sadece Türkiye’deki iştirakinde panik yok.
Geçen yıl rekor seviyede büyüyen Türkiye’deki iştiraki olan Denizbank’tan para çıkışı yok. Tam tersi insanlar mevduatlarını yatırmak, kredi almak ve iş yapmak için adeta kuyruğa girmişler. Üstelik Denizbank ile çalışan Avrupalılar bile var. Kendi ülkesinin sistemine güvenmeyen Avrupalı Türkiye’ye güveniyor. Dexia Fransa ve Belçika’nın en büyük sorunu haline gelirken Denizbank Türkiye’nin adeta gururu haline geldi. Bu da Denizbank’ın akıllı genç genel Müdürü Hakan Ateş’in Belçikalılar’ın gözünde adeta devleşmesine neden oluyor.
Beceriksiz Avrupalı, başarılı ve güvenilir bir Türk. Dahası Türkiye.
İşte Avrupa ve Türkiye’nin bugünkü durumu.

Yazarın Diğer Yazıları