Halaçoğlu'ndan Tarihi 'Suriye' uyarısı...

"Doktoramı Osmanlı İmparatorluğu'nun iskan politikası üzerine yaptım. Büyük nüfus hareketlerinin devletler üzerindeki etkilerinin ne olduğunu da iyi biliyorum. Bu bakımdan uyarıyorum. Suriyeli sığınmacılar meselesi karşısında devleti yönetenlerin bir kere daha düşünmeleri gerekiyor."

Bu çok kritik ve önemli uyarı Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'na ait. Sosyal medya sayesinde haberim oldu. Türkiye'nin yetiştirdiği, sayılı bilim insanlarından, alanında bilgi ve otoritesinin tartışılmayacağı Halaçoğlu ile görüştüm. Uyarısına daha da açıklık getirmesini istedim. Çünkü, Türkiye kamuoyu, eşiğimizdeki büyük tehlikenin ve tezgahın hala yeterince farkında değil!.. Aramızda, Suriyeli sığınmacılar sorununu hala basit karakol vakaları olarak görenler var...

Yusuf Halaçoğlu, sözlerine, "Devletlerin kurulması ve yıkılması büyük nüfus hareketleri sonrası oluyor hep. Toplu olarak 5 buçuk milyon civarında bir sığınmacıyı siz Türkiye'ye kabul ederseniz asayişsizlik başta olmak üzere her şey ortaya çıkar. Ekonomik sorunlar çıkar, demografik problemler çıkar, toplum arasında rekabet çıkar. Yerli olanlarla gelenler arasında sıkıntı çıkar rekabet dolayısıyla. Dikkat ederseniz, Suriyeliler palazlanmaya da başladılar. Yarın 5 sene sonra ne olacağını kimse kestiremez. Şimdi bakın, dış güçler, Kürtlerle Türkleri kapıştırmaya çalıştılar, tutmadı. Alevilerle yaptılar tutmadı. Çünkü biz, onlarla hep beraber yaşıyorduk. Kız alıp verdik. Ama Suriye'den gelenler farklı ve içlerinde sadece Araplar yok, Türkmenler yok. 1915'de gidenler de var" diyerek başladı. "1915'de gidenler derken hocam neyi kastettiniz?" diyerek hemen araya girince Halaçoğlu sözlerine şöyle devam etti;

"Ermeniler... Arap kimliği adı altında girdiler. Bütün bunlar önümüzdeki dönemlerde çok daha kötü sonuçlara ulaşır. Nitekim yer yer bunların sıkıntılarını yaşıyoruz, görüyoruz. Dolayısıyla bu türden. Bakın bir de ülkenin her tarafına yayılmış durumdalar. Bir yerde değiller. Hani diyelim ki başkaldırsalar bir yerde olsalar bastırırsınız. Her yerde birden. Bunların ne kadar silahı vardır yoktur bunları bile bilmiyorsunuz. Mermi almayı 200'den bine çıkardılar bir de. Kim bunlara mermi verir, nasıl olur, nasıl olmaz hiç birisi belli değil. Ben diyorum ki, Suriye meselesi Türkiye'yi gerçekten sıkıntıya sokacak bir konu. Onun için burada çok dikkatli olması lazım Türkiye'nin tekrar düşünmesi lazım. En kısa zaman içerisinde bunları Suriye'ye göndermek zorundalar. Bayramlarda oralara bayramlaşmaya giden insanlar geri geliyorsa artık buna müsaade etmemeleri lazım. Eğer bayramda gidiyorlarsa demek ki sıkıntı yok.

Bir de biliyorsunuz mülteciler kanununda bir takım hükümler var, maddeler var. Suç işleyen ya da burada iş güç sahibi kaçak işçi olarak çalışanların sınır dışı edilmesi gerekir. Bunların hiçbirini yapmıyor Türkiye. Ben, sadece sığınmacı olarak geldiklerine de açıkçası şahsen inanmıyorum. Bir şekilde gönderildiler diye düşünüyorum bu tarafa. Çünkü, kadın çocuk ve ihtiyarları anladım ama kardeşim eli silah tutacak o kadar çok insan var ki... Gidip ülkelerinde savaşsınlar. Bizim bu güvenli bölge diye nitelendirecekleri yer eğer Kamışlı tarafını Fırat'ın doğusunu da kapsamazsa o zaman kesinlikle ikinci bir Kuzey Irak gibi bir Kürt bölgesi oluşur. Böylece zaten Suriyeli Araplar bu tarafa geldikleri için de nüfus çoğunluğunu elde etmiş oluyorlar. "

- Bu tehlikeler görmezden mi geliniyor hocam?

"Eee, görmezden geliniyor. Osmanlı devletine 17'inci yüzyıldan itibaren 18'inci yüzyılda da güneyden yani Suriye'den gelen Rakka bölgesinden gelen eşkıya saldırıları vardı. Bazı Arap kabileleri Anadolu'ya baskın yapıp yağmalıyorlardı. Buna karşılık Osmanlı devleti o bölgeye Kadirli Türkmenlerini yerleştirdi. Yani, bugünkü Rakka'daki veya Deyrizor'daki Türkmenlerin hepsi Osmanlı devletince Arap kabilelerine karşı set çekmek üzere gönderildi. Dolayısıyla bugün siz eğer oradaki Türkmenleri görmezden gelip sadece Araplara karşı böyle bir tavır içerisinde oluyorsanız zaten başta art niyet var demektir. Şimdi, bizim Türkiye'de eskiden şöyle bir politika vardı. Komşu ülkelerdeki Türklerin Türkiye'ye kabulü söz konusu olmazdı, kabul edilmezdi biliyorsunuz. Sebebi de o bölgelerde bizim sigortamız konumunda olacak bir Türk nüfusu oluşturmaktı. Şimdi onların hiç birisi kalmadı. Yani, siz orada Türkmenlere yardım etmek istiyorsanız edin. Onlar için bölge oluşturmak istiyorsanız oluşturun. Ama onu yapmıyorlar, Araplar gidiyor geri geliyorlar, şimdi burada ikamet veriyorlar herkese. İkamet ne demektir? İkamet verdiğiniz zaman ne olur? Vatandaşlık statüsü derler sonra. Ama bunu yapıyorlar. Sığınmacı olarak gelenlere vatandaşlığı nasıl veriyorsun?

Batı'nın sinsi oyunu

Resmen oyun oynuyorlar. Yazıktır. Ülkeye yazıktır. Bakın hastalıklar yeniden türedi. Bir sürü mafya oluştu. Suriye mafyası oluştu. Ondan sonra milletin evini gasp ediyorlar. Birçok şikâyet geliyor. Tutamazsınız çünkü 5 buçuk milyon insan. 400 bin çocukları olmuş son zamanda biliyorsunuz. Buraya gelip deniz kenarında keyif çatıyorlar, benim Mehmet gidip orada şehit oluyor.

Örnek vermek istemiştim aslında, Balkanlar'dan göçler... Mübadeleyi düşün karşılıklı, bu hareketler veya Kafkasya'dan gelenler, şimdi Anadolu'dan gidenler tekrar bunlar devletlerin nasıl şekillenmesine sebep olduğunu göz önüne almak lazım. Bunu almıyorlar. Şimdi biz Balkanlar'dan 5 milyona yakın göç aldık Anadolu'ya. Anadolu'dan yaklaşık 2 buçuk milyon civarında zamanında Rum nüfusu vardı. Onlar gittiler Anadolu'dan onların yerine oradaki Türkler geldiler. Devletler şekillendi. Şimdi Yunanistan'da gelen aşağı yukarı 600 bin civarında 630 bin civarında mübadil vardı. Şu an ne olurdu Yunanistan, biliyorsunuz değil mi? Türkler orada kalmış olsaydı... O sebepten bunlar istendi yer değişimleri meydana geldi. Veya Osmanlı devleti Rumeli'yi fethettiğinde ne yaptı? Anadolu'dan Yörükleri nakletti ki orayı kendi nüfusu ile emniyet altına almak için. Bu nüfuslar oraya yerleşmemiş olsa orada Osmanlı devletinin tutunması mümkün değildi. Batı'nın şu anki Ortadoğu politikası içerisinde Arapların Türkiye'ye getirilmesinin altında başka bir şeyler yatıyor. Bunları göz önüne alması lazım hükümetin. Hep aldatıldık aldatıldık diyip duruyorlar şimdi esas aldatılacaklar yani sonuçta."

Anlayana!..

Yazarın Diğer Yazıları