Hâkimleri de dinlerler, savcıları da Cumhurbaşkanı'nı da!

Ergenekon davası duruşmasında, sanık avukatlarından biri, Ergenekon adının bir ara kararla ortadan kaldırılmasını istedi. Gerçekte, böyle bir örgüt var mı, bilmiyoruz. Dava dosyasında var olduğuna dair kuvvetli bir delile rastlamadım. Ancak Gladio’nun varlığını hepimiz biliyoruz. NATO ülkelerinde kurulan Gladio’nun amacı sözde komünizmle mücadele idi, ama Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, Türk gençliğini birbirine kırdırmak, Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması çıkarmak için kullanıldığı ortadadır.

* * *

Emekli Orgeneral Kemal Yamak, anılarında 1974 yılında başkanlığını yaptığı Özel Harp Dairesi’nin her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nden 1 milyon dolar aldığını, o dönemde her partinin içinde adamları bulunduğunu, bunların bazılarının sonradan milletvekili de olduğunu ve gizli yardım anlaşması ortadan kalkınca ABD yerine NATO kanalıyla temaslar yaptıklarını yazdı.
Yamak, “Bizim Gladio ile veya başka bir ülkenin herhangi bir teşkilatıyla herhangi bir ilgimiz ve ilişkimiz olmamıştır. Onların Gladio gibi bir teşkilata sahip olmaları ve bazı olaylara karışmış bulunmaları, sadece bir isim benzerliğiyle bizi de öyle görmeye yeter bir sebep olamaz. Biz, bize dayanarak, kendi güvenlik ihtiyacımız için ve kendimize benzeterek bir konsept tespit etmişiz, onlar da kendilerine” dedi.
Peki ama bunca olayı, hangi örgüt düzenledi? Sağ ve sol örgütleri aynı anda kontrol eden ve birbirine karşı kullanan, böylece çatışmadan fayda sağlayan örgütü kim kurdu?
Fransa’da 1968 olaylarını yönlendiren solcu gençlik liderlerinin, Gladio’nun adamları olduğu anlaşıldı. Fransa istihbaratı önlem aldı ve olayları sona erdirdi. Türkiye’de ise sır perdesi ortadan kalkmadığı için olaylar hâlâ devam ediyor.
Bu bakımdan bugün yapılan tartışmaların hiçbiri yeterli bilgiye dayanmıyor.
12 Eylül 1980 müdahalesi, NATO’nun, dolayısıyla ABD’nin kesin zaferi olarak, Sovyetlerin dağılma sürecini başlatmış oldu. Sovyetlerin güneye, sıcak denizlere inmesini, KGB’nin son başkanının deyimiyle “Türkiye’deki sivil direniş” ve Afganistan direnişi durdurmuştu! Bu da Sovyetlerin Ortadoğu petrollerinin kontrolünü kaybetmesi demekti!
Türkiye, bu uğurda binlerce gencini toprağa vermişti. 10 binlerce genç de cezaevlerinde süründü, idam edilenler oldu. Hem de bir soldan, bir sağdan olmak üzere.
Peki bugün yapılan nedir? Asıl bu soru üzerinde düşünmemiz gerekmez mi?

* * *


Bakınız, Ergenekon davasında Mahkeme Başkanı, “Hâkimlerin dinlenmediğini kim iddia ediyor?” diye sordu. Evet, herkes birbirini dinliyor.
CIA ajanı Aldrich Ames, kitabında, vaktiyle Türk istihbarat birimleriyle telefonların dinlenmesi konusunda birlikte çalıştıklarını, hatta Türk istihbaratına telefon dinlemek için 500 bin dolar değerinde cihaz verip eğittiklerini yazmıştı.
Benim edindiğim bilgilere göre ise Amerikan Askeri Gizli Polis Teşkilatı OSI, 1972 yılında Çankaya Köşkü’nün yakınlarında bir apartman tutup, dinleme cihazları yerleştirerek Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nı dinliyordu!
Bugün dinlenmiyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları