Hâkime saldıran Erdoğan'ı Ali Topuz ve Cindoruk kurtarmıştı!

AKP Genel Başkanı sıfatıyla seçim sonuçları üzerindeki tartışmaları yorumlayan Tayyip Erdoğan, "Bu işler kitapta yazıldığı gibi değil. Önce öğrenin" dedi.

Kitaptan kasıt, seçim yasası olmalı. Yasada yazıldığı gibi yapılmazsa, seçimlere seçim denilebilir mi? Gerçi Erdoğan, bu sözlerden sonra seçim sonuçlarına itiraz süreçlerini anlattı ve "Son kararı Yüksek Seçim Kurulu verir" dedi. Örnek olarak da kendisinin milletvekili seçildiği hatta mazbatasını aldığı halde, bu sonucun iptal edilerek tercih oylarıyla öne geçen partisinin adayı Mustafa Baş'ın milletvekili olduğu 1991 genel seçimlerini hatırlattı.

Bu hatırlatma yerindedir ama eksiktir. Zira bundan önce de Erdoğan Beyoğlu belediye başkanlığına aday olmuş ve SHP'li rakibi karşısında seçimi kaybetmişti.

Ondan sonra ne olduğunu ise Beyoğlu İlçe Seçim Kurulu'nda görevli 2. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Nazmi Özcan'ın avukatı Ali Rıza Dizdar, odatv'ye anlatmıştı.

Tutanakta imzası bulunan Soner Kalkan, ifadesinde şunları söylemişti: "Tayyip Erdoğan isimli şahıs yanında birkaç kişi olduğu halde içeriye girdi. Ve Seçim Kurulu Başkanı'na 'Şu haline bak sarhoş adam. Şu adalete bak. Kimlere kalmış. Seni yakacağım. Hepinizi adlı tıbba göndereceğim, (hâkime hitaben) Seni süründüreceğim. Yakacağım' şeklinde tehditte bulundu."

Beyoğlu İlçe Seçim Kurulu'nun şikâyeti üzerine Recep Tayyip Erdoğan hakkında 18 aydan iki yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Erdoğan, 31 Mart 1989 tarihinde polisler nezaretinde Beyoğlu Adliyesi'ne getirildi. Erdoğan, tutuklanacağını anlayınca mahkemenin bekleme salonundan kaçtı. Bunun üzerine Erdoğan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.

***

Bundan sonrasını ise KKTC'de bulunduğu sırada beyin kanaması geçiren ve tedavisi İstanbul'da devam eden Ali Topuz, içinde benim de bulunduğum bir heyete anlatmıştı:

"Oğuzhan Asiltürk telefonla aradı. Genel başkanları Necmettin Erbakan'ın selamlarını iletti ve bir ricası bulunduğunu söyledi. Erbakan'ın 'Bizim gençlerden Tayyip Erdoğan bir hata işlemiş. Ali Bey'in dünürü de Ağır Ceza reisi. Acaba devreye girmesi mümkün mü?' dediğini belirtti. Dünürüm, bu tür müdahalelere kapalı birisiydi. Tam bir kanun adamı idi. Epey düşündüm ve sonunda aradım. Bana yapılabilecek bir şey olmadığını, saldırıya uğrayan hâkimin şikâyetten vazgeçmesi halinde bile kamu davasının devam edeceğini ancak sanığın cezasının hafifletilebileceğini söyledi. Sonunda Nazmi Bey'in şikâyetten vazgeçmesi sağlandı. Erdoğan'a da 'bir süre ortalıkta görünmesin' diye haber gönderildi. Böylece Erdoğan ağır bir ceza almaktan kurtuldu."

Bu arada, şimdi Erdoğan'ın "bedel ödeyecek" dediği Hüsamettin Cindoruk da Erdoğan'ı kurtarmak için bizzat devreye girdi.

Erdoğan, 27 Nisan tarihindeki ilk celseye geldi. Beyoğlu Asliye Ceza Mahkemesi, yapılan duruşmanın ardından Erdoğan'ı tutuklayarak Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderdi.

4 Mayıs 1989 tarihine kadar cezaevinde kalan Erdoğan, tekrar hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, Erdoğan'ı 500.000 TL kefaletle serbest bıraktı. Mahkeme, Erdoğan'ı yargılama sonunda hâkime hakaret suçundan 6 ay hapis ve 20 bin TL para cezasına çarptırdı. Hapis cezası TCK'nın 72. maddesi gereğince 920 bin TL para cezasına çevrilerek tecil edildi.

***

Şimdi Yüksek Seçim Kurulu, AKP'nin her itirazını kabul ediyor. Ankara AKP yetkilisi, "Yeni sayımlar beklentilerimizi karşılamıyor. Sonuna kadar itiraz edeceğiz" diye açıklama yapabiliyor! Yani kazanana kadar mı?

İstanbul'da İl Seçim Kurulu Başkanı'nın eşi hakkında bir isim benzerliği kullanılarak "FETÖ'cü" diye yayın yapılıyor! Yani hâkim tehdit ediliyor! Yenilgiyi hazmetmek neden bu kadar zor geliyor acaba?

Yazarın Diğer Yazıları