Hakan Fidan’ın istifa sebebi!
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Süleyman Şah türbesinin Türkiye tarafından havaya uçurulması gibi uçuk bir projenin sorumluluğuna ortak olmamak için mi istifa etti? Aylardır hazırlandığı söylenen böyle bir operasyonun hemen öncesinde istifa ettiğine göre...
Yoksa Tayyip Erdoğan’ın İslam Dünyası’nda “Müslüman Kardeşler Enternasyonali” oluşturmak fikri, ABD tarafından engellenince, Fidan da artık rolünün bittiğini mi düşündü? Öyle ya “Gölge CIA” diye bilinen istihbarat kuruluşu Stratfor’un yazışmalarında, Tayyip Erdoğan’ın, Henry Kissinger’e “Bir noktada İsrail’le köprüleri atıp, İslâm dünyasına yaklaşacağını” söylediği ve Kissinger’ın da daha sonra “Erdoğan, İslâm dünyasının lideri olma niyetinde” dediği ortaya çıkmıştı. Erdoğan, İsrail ile köprüleri, danışıklı olarak “One minute” tiyatrosu ve Mavi Marmara gemisini İsrail’e göndermekle atmıştı. Gerçekten de bu tiyatro ile İslam dünyasında büyük prestij sağlamıştı ama şu anda Türkiye’nin Hamas’tan ve Özgür Suriye Ordusu’ndan başka müttefiki kalmadı!
***
Daha önemli iddialar da var. Doç. Dr. Sait Yılmaz, Ulusal Kanal’ın İnternet sitesinde çok önemli incelemeler yayınlıyor. Emekli bir askeri istihbaratçı olan Yılmaz, Batılı kaynaklardan elde ettiği açık istihbaratı bakın nasıl yorumluyor:
“ABD Dışişleri Bakanlığı ve NED, 2006 yılından beri Suriye’deki muhalif grupları fonları ile destekliyordu. Suriye’deki ayaklanma çok önceden Tunus ve Mısır’daki hareketlere göre zamanlanmış ve koordine edilmişti. Batı tarafından eğitilmiş ve donatılmış İslamcıların bir kısmı Libya’dan gelip Türkiye üzerinden Suriye’ye geçti. İsyancılara silahlar Türkiye sınırları üzerinden gitti. 2007’de AKP ile ABD arasında yapılan gizli bir anlaşmayı hatırlayalım. Bu anlaşma ile AKP; ABD’ye Türkiye içinde demokratik barış süreci, Irak kuzeyindeki Kürtler ile iyi ilişkiler, o zamana kadar iyi giden Suriye ve İran politikalarını değiştirme sözü veriyor, bunun karşılığında ise Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmak üzere olan partinin kurtarılması, Balyoz ve Ergenekon operasyonları için düğmeye basılması sözü alıyordu. Bundan sonraki gelişmeler bu mihverde yürüdü ve iki taraf sözünü tutmaya çalıştı. Suriye’nin düğmesine basılma kararı verilince, Nisan 2011’de Suriye’ye karşı izlenecek politika ele alındı.”
AKP’nin kapatılma davasında, iddianame, Anayasa Mahkemesi’ne 14 Mart 2008’de sunulmuştu. Yılmaz’ın değerlendirmesi doğruysa, AKP kurmayları kapatma hazırlığını 2007’nin 5 Kasım’ında biliyordu ki Fehmi Koru, Kanal 7 haberlerinde “Ergenekon’un tasfiyesine 5 Kasım 2007’de Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde karar verildi” demişti...
Sadece TSK’ya operasyona değil, Suriye’ye operasyona da aynı tarihte karar verilerek karşılığında AKP’nin korunması sözü mü alınmıştı? AKP, “Ankara’nın şerri”nden korunmak için “ABD’nin şefaati”ne mi sığınmıştı?
***
Yılmaz’a göre “ABD’nin amacı IŞİD’i yok etmek değil gemlemek, yani sınırlamaktır. ABD uçaklarının hedefi de IŞİD değil, Suriye ve Irak’ın ekonomik alt yapısıdır. Anti-IŞİD koalisyonunun hedefi sanılanın aksine IŞİD’i kullanarak, Kürtlerin önünü açmaktır. AKP hükümeti, 2007 yılından beri ABD ile olan ittifakında Türkiye’nin bölünmesinin ve çevresinde bir Kürt kuşağı oluşmasının ötesinde, Suriye’den başlayarak tüm Orta Doğu’nun terör bataklığına dönüşmesinde önemli bir katalizör oldu. Türkmenleri Kürtlere asimile ettirdi, PKK’ya yaşam alanı verdi. AKP’nin 6-7 Ekim olayları karşısında geri adım atması Suriye’de de Kürtlere yeni bir devlet hayalini oldukça güçlendirdi. Yakın zamanda yapılan Süleyman Şah operasyonu ise IŞİD’e bölgeyi bırakmanın ötesinde, Kürt koridorunun önündeki bir engelin de kalkması yani Büyük Kürdistan için yeni bir kazanım anlamına geliyor.”
Hakan Fidan, işte bu tarihi fiyasko sonunda istifa etmek zorunda kaldı.