Hakan Fidan’ın dış politika hedefleri
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 14. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, önümüzdeki beş yıllık dönemde Türkiye’nin dış politikasının nasıl yönetileceğini açıkladı.
Fidan, "Türkiye'mizin tam bağımsız, uluslararası gündemi belirleyen, gerektiğinde oyun kuran, gerektiğinde oyun bozan etkin ve müessir bir aktör konumunu güçlendirmek için yılmadan çaba göstereceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, "Her türlü dış etki alanından bağımsız, medeniyetimizin değerleri etrafında şekillenen, artan imkân ve kabiliyetlerimize dayalı devletimizin ve milletimizin bütünlüğünü, güvenliğini ve refahını güçlendirmeyi hedefleyen ve bölgesinde bir çekim merkezi olan tam anlamıyla millî bir dış politika." ifadesini kullandı.
***
“Tam anlamıyla millî bir dış politika” hedefi bir kararlılığı gösteriyor ama önemli olan uygulamadır.
Şöyle ki Fidan, konuşmasında, Türkiye’nin küresel vizyonuyla birlikte somut dış politika konularına da girdi. Meselâ "Tüm kurumlarımızla terör örgütlerine ve arkalarındaki güçlere, ülkemizde ve bölgemizde göz açtırmayacağız, alan da bırakmayacağız, nefes de aldırmayacağız" dedi.
PKK, YPG ve IŞİD gibi terör örgütlerinin arkasındaki güç doğrudan doğruya ABD’dir. Bunu bütün dünya biliyor. PYD/YPG’yi silahlandırıp ordu haline getirmek için önceden IŞİD’i kurgulayan, IŞİD ile mücadele bahanesiyle de Suriye’ye üslenen ABD değil midir?
Bu sorun, kararlılıkla çözülebilir ama üzerinde yeterince durulmuyor! ABD’nin terör örgütlerini koruması ve Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyinde 30 kilometre derinliğin güneyine inme yasağı koyması, bu yasağa harfiyen uyulması, millî dış politika sayılabilir mi?
***
Fidan, Türkiye'nin, Suriye'deki ihtilafın siyasi bir süreçle ve Suriye'nin toprak bütünlüğü temelinde çözüme kavuşmasının ana savunucusu olmaya devam edeceğini bildirdi ve şöyle dedi:
"Suriye'yi terör örgütlerinin sığınağı, vekâlet savaşlarının arenası olmaktan çıkarmak için her türlü çabayı göstereceğiz. Güvenli ve onurlu geri dönüşlerin sağlanmasına yönelik çalışmalarımızı da hızlandıracağız. Diğer bir komşumuz Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasi istikrarının başlıca savunucusuyuz. Bu amaçla Irak'ın başta PKK olmak üzere terör örgütlerinden arındırılmasına destek vermeyi sürdüreceğiz."
Bu politikanın hayata geçirilmesi, ABD’nin Suriye ve Irak’ta terör örgütlerini desteklemekten vazgeçirilmesini gerektirir.
Diğer taraftan, “onurlu dönüş”ten bahsedilmesi, milyonlarca Suriyeli ve yüzbinlerce Afgan’ın Türkiye’de kalması anlamına gelir. Ülkesinden kaçanların onurunu düşünmek Türkiye’nin sorunu değildir.
Üstelik bu sorun “Kavimler Göçü”ne dönüşmüş ve Türk Milleti’nin millî egemenliğini sarsacak boyutlara ulaşmıştır.
***
Fidan, Türk Devletleri Teşkilatı girişiminde entegrasyon aşamalarına geçeceklerini, İslam dünyasının dayanışmasını artırmak için de benzer girişimlerde bulunacaklarını söyledi ve “Güçlü, kendine yeterli, küresel fırsatlara erişimi olan bir ekonomi, millî gücümüzün en büyük dayanağıdır. Dış politikamızı da bu ekonomik hedefleri destekleyecek bir şekilde planlayıp yürüteceğiz.” dedi.
Bu hedeflere ulaşmak nasıl mümkün olacak, o belli değil... Ekonomisinin dümenine ABD ve İngiltere vatandaşlarını getiren bir ülke, güçlü bir ekonomi inşa edebilir mi?
10 milyon emekliyi açlığa mahkûm eden bir yönetim, güçlü bir ekonomi kurabilir mi?
Fidan, ayrıca "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın refikalarının öncülüğünde hayata geçirdiğimiz Sıfır Atık Girişimi, bu yıl itibarıyla küresel bir politika haline gelmiştir." dedi...
ABD, Çin, Hindistan, Avrupa Birliği ve Rusya, sıfır atık politikası uyguluyor da benim mi haberim yok? Dünyayı kirleten bu ülkeler, sıfır atık için ne yapmış ki?
***
Toparlayalım... “Tam anlamıyla millî bir dış politika”, doğru bir hedeftir ama bunun için öncelikle ABD yörüngesindeki Suriye ve Afganistan politikalarına son verilmeli ve Kavimler Göçü, tersine çevrilmelidir!