Haçlı uşaklığı ve bekâ mücadelesi!
Referandum sırasında ve sonrasında "Haçlı seferi", "Haçlı uşağı" kavramları çok kullanıldı!
11 Eylül'de İkiz Kuleler'in uçakla vurulmasından sonra "Yeni Haçlı Seferi"nin başladığını ABD Başkanı Bush söylemişti! Türkiye'nin de bir "cephe ülkesi" olduğunu da ilan etmişti. Cephe ülkesi olarak gördüğü Türkiye'ye önce 63 bin Amerikan askeri göndermeye karar vermiş, AKP iktidarının onayıyla Güneydoğu Anadolu'da kiralamalar yaparak dokuz noktada askeri üs kurmaya başlamıştı. Meclis'e de bu işgali onaylayan bir tezkere gönderilmişti.
Meclis'te de "evet" oyları "hayır" oylarından fazlaydı ama bu karar için nitelikli çoğunluk gerekiyordu. O çoğunluğa ulaşılamadığı için tezkere reddedilmiş oldu. Böylece Haçlı ordusunun Türkiye'nin Güneydoğusunu, askeri havaalanlarını, Samsun ve Trabzon imanlarını işgal etmesi önlenmiş oldu.
Bu olaylar sırasında kimler Haçlı ordularına uşaklık etti, kimler karşı çıktı?
***
Suriye huzurlu bir ülkeyken, Türkiye-Suriye sınırına bir İsrail şirketini 49 yıllığına yerleştirmek isteyenler kimdi, buna karşı duranlar kimdi?
Müslüman Libya'nın parçalanması sürecine, özel harekât tecrübesine sahip ekipler göndererek ve İzmir'i, havadan müdahalenin komuta merkezi yaparak hizmet eden iktidar böylece ne yapmış oldu?
Müslüman Suriye'ye sınırdan İsrail kontrolü sağlanamayınca, aftan yararlanarak ipten kazıktan kurtulmuş ne kadar suçlu varsa, askeri eğitim vererek, silahlandırarak, lojistik destek vererek, terör grupları oluşturan ve bunlarla Suriye'yi yıkma operasyonları yapan kimlerdi?
Şimdi İran'ı parçalama sürecine kimler hizmet ediyor?
Arap Baharı'nın düğmesine, 2005 yılında İstanbul'da bir toplantı ile basan, İhvancılara ve diğer örgütlere Amerikan parası dağıtanlar kimdi?
Terör örgütü ile Haçlı devletlerinin gözetiminde masaya oturanlar neye hizmet ediyordu? Abdullah Öcalan'ın yazdığı metinleri yasa olarak TBMM gündemine getirenler, hangi zihniyetle bunu yapıyordu? Dolmabahçe'de Türkiye'yi ortak vatan ilan edenlerin kime hizmet ettiği belli değil midir?
***
Okurumuz Hakan, "16 Nisan referandumu, diğer seçimlerde olduğu gibi şaibelidir. Üç milyon oy pusulası sonradan mühür basılarak geçerli sayıldı ve evet oyları yüzde 51'e yükseltildi. AKP iktidarı artık Türkiye'yi yönetemez. Atatürk ve arkadaşları, Vahdettin'in kararlarına uysaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti olmazdı" dedi.
Banu Avar, şu görüşleri paylaştı:
"Türk milleti büyük bir oranla eyalet sistemine, federasyona 'hayır' dedi.
Onlarca yıldır il, ilçe, köy, seçim, oy, sandık hesaplarının iç yüzünü anlattık. Belki şimdi daha iyi anlaşılmıştır. 'Demokrasi' birilerinin işine yaramasa rafa kaldırılırdı!
Bu ülke seçimle, sandıkla kurulmadı. Bu ülke birbirine sımsıkı kilitlenmiş farklı görüşte vatanseverlerin gayretiyle, müdafaa-i hukuk dernekleriyle milletin kuvvetiyle kuruldu. Ah vah edenler(!) Mustafa Kemal Atatürk'ün hangi dönemde hangi şartlar altında mücadele ettiğini bir daha okuyunuz. Atalarımız, emperyalizme, işgale, bölünmeye ilk adımda pes etselerdi bugün hayatta olmayacaktınız.
Evet-hayır maratonu da ülkeyi ikiye bölmenin bir aracı oldu. Sakin, soğukkanlı olunuz. Bölgenin ve ülkenin gittiği noktayı bilgi ışığında değerlendiriniz. Ufkun ötesini görmeye çalışınız."
***
Atilla Kaya, ülkücülerin bundan sonra ne yapacağını açıkladı:
"Yüzde 51 istedi diye, '94 yıllık parantezi kapatmanın' sevincini yaşamayı umanlar varsa, bizim için bekâ mücadelesi asıl şimdi başlıyor demektir."
Mücadele için nasıl bir yol izleneceğine dair ilk işareti ise Müsavat Dervişoğlu, MHP'den istifa ederek verdi.