Gül'ün bürokratları muhatabımız değil!

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden gönderilen açıklamayı dün bu sütunda yayımladık. Bir okurumuz diyor ki, “Şimdiye kadar Sayın Cumhurbaşkanı ile ilgi bir sürü haber ve yorum yazdınız. Hiç birine değil de neden bu yazıya karşı açıklama yapmak gereğini duydular?” diye soruyor. Birincisi, diğer haber ve yorumların çoğu, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmadan önceydi. İkincisi Cumhurbaşkanı’nın son eylemleri ve bizim yazımız Türkiye’nin dış politikası hakkındadır.
Geçmişte bu tür açıklamalar, yazı işleri müdürüne değil, doğrudan yazarın kendisine gönderilirdi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı da olsa, herkes kendi açıklamasını kendisi yapardı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nde görev yapan bürokratlar, “Türkiye’nin dış politikası konusunda”, gazeteci olarak bizim muhatabımız değildir.

* * *

Açıklamada bizim gerçeklerle bağdaşmayan iddialara yer verdiğimiz belirtiliyor. Oysa, biz kendi iddialarımızı değil, Rusya ve Azerbaycan basınının iddialarını gündeme getirerek, Gül’ün sessizliğine dikkat çekmiştik.
Açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı Obama’nın talebi üzerine Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakıyev’i Amerikan üssünün Bişkek’te kalması için ikna etmesi, ayrıca bu yönde Rusya ve Türkiye basınında çıkan haberlere sessiz kalınması söz konusu değildir” deniliyor.
Evet, Dışişleri Bakanlığı söz konusu görüşmede Manas üssünün gündeme gelmediğini açıklamıştı. Tabii ki Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı’nın dış temasları konusundaki iddiaları cevaplamakla yetkilidir, ancak biz Sayın Gül’ün kendi ağzından iddialara bir cevap vermesini beklerdik. Açıklamada “bazı tesadüfi bağlantılar kurularak hayali çıkarımlar yapılması” deniliyor. Bu durumda, Cumhurbaşkanı Gül’ün Bişkek ziyareti ile Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakıyev’in Amerikalıların Manas askeri üssünde kalması kararının aynı günlere denk gelmesi bir tesadüf oluyor, Rus basını, tesadüfen bazı iddiaları gündeme getiriyor, biz de hayali çıkarımlar yapıyoruz!
Tabii bir de Gül’ün Kurmanbek Bakıyev ile görüşmeye giderken Türkiye’den beraberinde kimi götürdüğü de ciddi bir açıklamaya muhtaçtır!
Ben tesadüflere inanmam!

* * *


Gazeteciler yapılan resmi açıklamaları haber olarak yayımlar ama bunlarla yetinmek zorunda değildir. Gazetecinin işi, olayların açıklanmayan boyutunu araştırmak, farklı yönde bir emare bulursa da değerlendirmektir. Biz Rusya ve Azerbaycan basınında çıkan iddiaları ciddiye aldık. Bu iddialar ciddi değilse Dışişleri Bakanlığı neden açıklama yapmak ihtiyacını duydu ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği neden bize “düzeltme metni” gönderdi?
Meseleleri ele alış biçimimin ciddiyetini ancak, benden tecrübeli meslektaşlarım tartışabilir. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin bir yazarın yaklaşımı hakkında, “gayrıciddi” sözünü sık sık tekrar etmesi, o yazarın objektifliğine gölge düşürmez, sadece açıklamanın ciddiyetini zayıflatır.

* * *


Genel Sekreterlik, “Gül ile Obama’nın telefon görüşmesinde muhtelif konular arasında Yukarı Karabağ sorunu ile Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik çabalar hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu doğrudur, fakat Başkan Obama’nın Türkiye’yi Azerbaycan tarafını herhangi bir konuda ikna etmeye çağırması mevzubahis değildir” diyor. Bir defa, buradaki “Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi” yaklaşımının kabul edilmesi bile Türkiye açısından faciadır. Durumu kim anormalleştirdiyse o normalleştirsin, mesele bu kadar açıktır!
Bizim kimseyle bir sorunumuz yok. Ermenistan Karabağ’ı işgal etti, “çekilsin” diyoruz, Türkiye’yi soykırımla suçluyor, Türkiye’den tazminat ve toprak talebi var, “vazgeçsin” diyoruz. Kaldı ki Obama, Ankara ziyareti sırasında bu konularda Gül’e bütün dünyanın gözü önünde baskı yaptı!

Yazarın Diğer Yazıları