"Gül" mü dediniz? Norşin deseydiniz!
CHP ve Saadet Partisi'nin Abdullah Gül'ün ortak adaylığı üzerinde durduğu iddia ediliyor. Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştükten sonra açıklama sırasında Temel Karamollaoğlu, gazetecilerin ''Ortak aday var mı? Abdullah Gül'ün adı geçiyor'' sorusuna Karamollaoğlu, "Söylediğimiz, sizin o sorulara cevap, inşallah bu hafta sonuna doğru ortaya çıkar" diye cevap verdi.
Kılıçdaroğlu da "24 Haziran'da gülen bir Türkiye'ye uyanacağız" dedi!
Gül'ün adaylığı mı dediniz? Bahçeli'nin 2014'te "Siz aday olun" diye teklif götürdüğü Abdullah Gül, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu tavsiye etmemiş miydi? Yani bugünkü tek adam rejiminin kurulmasında Abdullah Gül birinci derecede sorumlu değil midir? Şimdi "İhsanoğlu olmadı, Gül olsun!" mu denilecek?
Böyle bir önerinin tartışılması bile ayıptır!
***
Gül, 1993 yılında Ankara'da "gönüllü sivil toplum kuruluşları"nın düzenlediği bir seminerde yaptığı konuşmada "Türkiye'nin yapısı ve bunun devam ettirilebilirliği nedir? Doğrusu bunu bir sorgulamak gerek" diyerek, kuruluş ilkelerini tek tek tartışırken "Milliyetçilik; öyle olmuş ki; Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez, aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Meselâ, -bunları açık söylemek zorundayım- 'Ne mutlu Türküm diyene' lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. 'Bir Türk dünyaya bedel' gibi, bu laflar aslında Türkiye'nin, geçmişteki bütün insanları İslâm kardeşliği etrafında toplayan bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir" diyebilmiş bir kişidir.
***
Bilindiği gibi 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türk ordusuna kumpas kurandan Başkomutan olmaz" demişti!
Türk ordusuna kumpası, sadece cemaatin yetiştirdiği polis, savcı ve hakimler mi kurmuştu?
Fehmi Koru, 2008 yılının Ocak ayında, Kanal 7 haberlerinde "Ergenekon'un tasfiyesine 5 Kasım 2007'de Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde karar verildi" demişti ama bundan çok önce uydurma Ergenekon şeması kendisine geldiğinde "araştırın, delillendirin" diye talimat veren Abdullah Gül değil miydi?
Bahçeli, "Şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan bebek katiliyle müzakere yapandan, teröristlere kucak açandan Cumhurbaşkanı olmaz. Vatanı bölme, milleti 36'ya ayırma hedefinde olandan Cumhurbaşkanı olmaz" diyordu. Elbette olmamalıydı ama PKK ile Oslo'da gizli pazarlık sürdürülürken "İyi şeyler olacak" diyen, "fırsat" diyen "Kürdistan" diyen Güroymak'ı Ermenice "Norşin" yapan kimdi? PKK ile pazarlık, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bilgisi dahilinde değil miydi?
Bahçeli, o zamanlar, "Türk milleti, cumhuru temsil edecek, Cumhuriyet'in anlam ve birikimlerine sadakatle bağlı kalacak, milli kimliğe saygı duyup benimseyecek, hakkında hiçbir şaibe olmayan tertemiz bir isme Cumhurbaşkanı olma şerefini verecektir" diyordu ki hepimizin arzusu buydu.
2014'deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde bakın ne yazmışım:
"Yoksa 'ben adayımı gösteririm, öbürü de göstersin, ikinci tura kim kalırsa, onu destekleriz' zihniyetiyle yola çıkmak, daha birinci turda Cumhurbaşkanlığını Tayyip Erdoğan'a hediye etmek anlamına gelir."
Daha AKP kurulmadan önce Gül'ün Graham Fuller ile yaptığı görüşmeden, İngiliz istihbarat üniversitesi Exeter'deki günlerinden ve Amerikan Dışişleri Bakanlığının verdiği liderlik kursundan bahsetmedim!
***
CHP, İYİ Parti'nin önünü açarak önemli bir hamle yapmıştır ama Abdullah Gül'ü aday göstermek, rejim değişikliğine hizmet olur. Memlekette adam mı kalmadı da halkı "40 satır mı istersin 40 katır mı?" tercihine zorlayacaksınız! Sakın!
İYİ Parti, böyle bir öneriyi tartışmaya dahi girmemelidir!