Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF

Hüseyin Macit YUSUF

Görev süresi biten Holguin “taahhüdüm bitmedi” diyerek meydan okuyor, “görevime devam ediyorum” diye de dayatıyor!

KKTC’nin tanınmasını engellemek, zaman kazanmak ve tanınma çalışmalarımızı gölgelemek üzere BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından Kişisel Temsilci olarak atanan Maria Angela Holguin, Kıbrıs’ta ortak zemin arayışlarıyla ilgili raporunu 10 Temmuz Salı günü Guterres’e sundu. Holguin, geçtiğimiz gün ise, Kıbrıslı Türklere ve Rumlara hitaben yayımladığı açık mektupta, ortak zemin bulma misyonunun başarısızlıkla sonuçlandığını, görev süresinin dolduğunu göz ardı ederek olmayan ortak zemin arayışlarına devam ettiğini duyurdu. Hatırlanacağı üzere Holguin’in 5 Ocak 2024 tarihinde görevine atanmasıyla ilgili Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının, söz konusu atamanın yapılmasına iki koşul ile rıza verdiğine vurgu yapılmış, koşulların birincisinin, Şahsi Temsilci’nin görev yönergesinin Ada’daki iki taraf arasında yeni resmî çözüm müzakerelerinin başlatılmasına ilişkin olarak ortak zemin bulunup bulunmadığının araştırılmasıyla sınırlı kalması olduğu, ikincisinin ise, Şahsi Temsilci’nin görev yönergesinin süresinin altı ayı aşmaması olduğu net bir şekilde belirtilmişti. Söz konusu Dışişleri açıklamasında ayrıca şu önemli noktalara yer verildi: “Esasen, Ada’daki iki taraf arasında ortak zeminin var olmadığı gerçeği BM Genel Sekreteri’nin raporlarında da belirtilmektedir. Yarım asırdan uzun bir süredir müteaddit defalar müzakere edilmiş ve Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle asla hayata geçirilememiş olan federal çözüm modelinin güncelliğini yitirmiş ve tüketilmiş olduğu apaçık ortadadır. Bundan böyle Kıbrıs’ta herhangi bir yeni müzakere sürecinin başlamasının vazgeçilmez önkoşulu, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesidir. Bu itibarla, iki taraf arasında ortak zemin oluşabilmesi ancak bu anlayış çerçevesinde mümkün olabilecek; ömrü tükenmiş iki kesimli, iki toplumlu federasyon arayışına yönelik bir sürece bir kez daha girişilmesi söz konusu olmayacaktır. Hâl böyle iken, Ada’daki iki taraf arasında yeni resmi çözüm müzakerelerinin başlatılmasına ilişkin olarak ortak zemin bulunup bulunmadığı hususunun herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermeyecek şekilde tespiti için Şahsi Temsilci’nin altı aylık görev süresinin ziyadesiyle yeterli olacağı açıktır.”

Başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu olmak üzere birçok yetkili, Holguin’in görev süresinin 6 ay olduğunu ve sürenin 5 Temmuz’da biteceğine çeşitli vesilelerle açıklık getirdiler. Geçtiğimiz günlerde Rum-Yunan kaynaklı bazı haberlerde Holguin’in görev süresinin 3 ay daha uzatıldığına dair haberler yayınlanmış olsa da bunların doğru olmadığı KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklandı. Holguin geçtiğimiz gün yayınladığı açık mektubunda büyük bir yüzsüzlük içerisinde halihazırda görevde olduğunu ima ederek diplomatik bir nezaketsizliğe, yüzsüzlüğe, rezalete ve skandala imza attı. Holguin’in görev süresi bittikten sonra BM Genel Sekreteri Guterres’e sunduğu raporun Ada gerçeklerini yansıtması, Rumların uzlaşmaz tutumunu ortaya koyacak şekilde adil olması beklenmiyor!

Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından yapılan açıklamalara göre, Holguin’in mektubu “cesaret verici mesaj” niteliğinde ve Holguin devam etmeye kararlı, müdahil olmayı sürdürecek ve aynı zamanda da Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunabileceğine inanıyor. Kıbrıs Rum tarafındaki diplomatik çevreler, Holguin’in Kıbrıs sorununa müdahil olmaya devam edeceği yönündeki iyimserliğin nereden kaynaklandığı sorusuna yanıt olarak, mektuptaki iki noktaya atıfta bulundular: Birinci nokta, raporunu BM Genel Sekreteri'ne sunacağını belirtiyor ve hemen ardından şunu ekliyor: ‘...ama benim taahhüdüm bitmedi...’ İkinci nokta ise ‘önümüzdeki aylarda atılacak adıma karar verecek olan’ BM Genel Sekreteri ile ilgilidir ve hemen ardından iyimserliğini koruduğunu eklemiştir. Mektubunda görev tarifini aşan konulara değinen Holguin’in, taraflar arasında ortak zemin olmadığı hususuna değinmekten kaçınması, hayalperestlik içerisinde umut bezirganlığına soyunması, bol bol demagoji yaparak, ada gerçeklerini tam olarak kavrayamadığını göstermiş olması Türk tarafı için tehlike oluşturuyor. Bundan sonraki süreçte hadsiz Holguin muhatap alınmamalı, KKTC’ye sokulmamalı ve BM ile de tüm temas kesilmelidir. Enerjimiz tek kurtuluşumuz olan tanınma konusuna yönlendirilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları