Gönül dağı yağmur yağmur, boran olunca...
Neşet Ertaş’ın vefatı dolayısıyla bir televizyonda Ahmet Turan Alkan konuşuyordu..
“Sağcısı, solcusu, Müslüman’ı, laiki ile herkesin sevdiği bir sanatçıydı” gibi bir söz söyledi..
Peki neden herkes seviyordu Neşet Ertaş’ı?
Elbette sanatı için ama aynı zamanda insanları sağcı-solcu, Müslüman-laik diye ayırmadığı için seviyordu.
Üstelik bu sınıflandırmalar gerçeği yansıtmıyor.
Ne demek Müslümanlar ve laikler?
Ayırımın ta kendisi bu değil mi?
Hangisi Müslümanlıktır? Dini bu şekilde ayırımlar yaparak siyasallaştırmak mı yoksa insanları ayırmadan dürüst yaşamak mı?
Hem sonra böyle bir ayırım yapmakla, zımnen “Laikler Müslüman değildir” deme hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz? Böyle bir düşünce ile yola çıkarsanız, kadınların başını nasıl örteceğine dahi karışan İran’daki devrim muhafızlarından ne
farkınız kalır?
***
Neşet Ertaş için en güzel sözü Tayyip Erdoğan söyledi “Neşet Ertaş, bir gönül eri, hatta bir ’Gönül dağı’olmayı da başarmış bir sanatçımızdır” dedi.
Tayyip Erdoğan bir sanatçı değil ama kendisi Türk halkı nezdinde ne durumdadır onu hiç düşünüyor mu acaba? Hani Yunus gibi gönüller yapmaya gelmişti? Hani herkesin başbakanı olacaktı? Kırdığı gönüllerin haddi hesabı yok..
Tamam, kimse ondan bir derviş gibi davranmasını bekleyemez ama “Gönül dağı” na nispetle, kendisi hangi irtifadadır, farkında mı acaba?
İşte Time dergisi, Balyoz Davası’nın “eski yaraları açtığını, anksiyete yarattığını” belirtti. Time, davanın Türk demokrasisi için “bir kilometre taşı” olması öngörülürken “bölücü bir döneme son sözünü yazmak yerine zaten geleceği konusunda keskin bir biçimde kutuplaşmış olan bir ülkeyi, daha da böldüğünü” yazdı ve “Başbakan, askerleri ve Türk laikliğini gömmek için çok mu zorluyor?” diye de sordu.
***
Bu arada Devlet Bahçeli de Balyoz Davası’nda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan MHP Milletvekili Emekli Korgeneral Engin Alan’ı Silivri’de ziyaret etti. Gönül dağı viran olduktan sonra, bu ziyaret bir işe yarar mı?
Bahçeli, “Söz konusu adaletsizliğin giderilmesi, verilen kararın siyasi içerikten arındırılması için Yargıtay safhasında mutlaka tashih ve tamiri yapılmalıdır” diyor ama 12 Eylül referandumundan sonra yargıdaki siyasallaşmanın buna imkan verip vermeyeceğini
bilmiyor mu?
Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada da “TSK olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, hukukun üstünlüğüne saygının gereği olarak, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde, söz konusu yargılamanın hakkaniyete uygun, kesin bir hükümle neticeleneceğine inanmaktayız”
deniliyor.
Siyasallaşmış bir yargı ile bu nasıl olacak?
Gerçi, “Askerleri mahkum ettikten sonra Abdullah Öcalan’ı da onlarla birlikte serbest bırakmak için genel af çıkaracaklar” söylentileri var.. Bunun da adil bir yargılama olmayacağı çok net..
***
Gönül dağını en çok yıkan Hilmi Özkök’ün, Balyoz Davası’nda verilen karara ilişkin “Yargılama adil olmadı diyemem ama rütbeye göre ceza verilmeliydi” sözlerine de tepki yağıyor. Sanıklar, “Hükmen tutuklu durumda isek bunun sorumluluğu Özkök’e aittir” diyor..
Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu da “Esefle karşılanması gereken, yetiştiği ocağa komuta etme onuruna erişmesine rağmen, silah arkadaşlarını yalnız bırakarak iddialar hakkında sessiz kalan, bilgilerini saklayan, eylemi nasıl, ne şekilde ve hangi tarihte önlediğini açıklamak veya iddiayı dışlamak görevini yerine getirmeyen bir kişinin, adil yargılama üzerine fikir yürütmesidir” dedi.
Ne diyordu Neşet Ertaş?
“Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca..
Akar can özümden sel gizli gizli...”