Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Gölge iktidarı yanıltır!

Konfüçyüs, bir mezarın başında acı acı ağlayan bir kadına rastlar. Üstat kadına yaklaşır ve sorar "Senin ağlaman acı üstüne acı çekenlerin ağlamasına benziyor." Kadın, "öyle" der ve devam eder, "bir seferinde kocamın babasını bir kaplan öldürmüştü, sonra bir başka kaplan kocamı öldürdü, şimdi oğlumu da yine bir kaplan öldürdü."

Üstat, "Öyleyse neden bu diyardan gitmiyorsun?" diye sorar. Kadın şu cevabı verir: "Burada hükümet baskısı yok da ondan."

Bunun üzerine Konfüçyüs şöyle dedi: "Unutmayın çocuklarım; baskı yapan hükümetler kaplanlardan daha dehşet vericidir."

Beklentiler ve gerçekler!

İnsanoğlunun toplumsal tarihi insanları zorbalığın elinden kurtarmak onları özgür kılmak için girişilmiş çeşitli ayaklanmalar ve başkaldırmalarla doludur, ama ne var ki bu eylemler her zaman tasarlanan ve beklenen sonuçları vermemiştir.

İsa'nın İncil'i Roma'nın gücüne bir meydan okuyuştu. Öğretisi barışçı ve eşitlikçi; siyasal ülküsü ise; anarşikti. Ama daha sonraki yüzyılda kilise iktidarla birleşince onu sürdürebilmek için ne gerekirse yapmıştır.

Fransız İhtilali başlangıçta hürriyet, eşitlik ve kardeşlik ilkelerine sarılmıştı. Ama bu devrim dünyaya yeni bir hürriyet getireyim derken getire getire bir asker otokratı, Napolyon'u getirmiştir.

Cenneti vaat eden Bolşevik devrimi ise Stalin gibi insanlık dışı bir mahlukun doğumuna neden olmuştur.

Yıllar ötesinden Eflatun kuvvetle (iktidar) ilgili olarak şu önemli tespiti yapar: "Kuvvet de, ateş gibidir o da insanlık yararına kullanılabilir. Ama ne var ki kuvvetin egemenliği tehlikelidir; kuvvet de ateş gibi, bir kez elden çıktı mı, çok yıkıcı bir güç oluverir."

İktidar ya da güç, yalnızca devlet cihazına bağlı olarak ortaya çıkmaz.

Michael Mann, insanların iktidarları şebekeler şeklinde örgütlerken başvurdukları biçimleri "ideolojik, iktisadi, siyasal" ve ek olarak "askeri iktidar"dan söz eder.

Gölge iktidarlar!

Bizim üzerinde özellikle durmak istediğimiz bir iktidar biçimi vardır ki, aslında nitel ve nicel olarak en fonksiyonel tür olmasına karşın; çoğu kez gözden hep ırak tutulur. Bu iktidar "perde arkası iktidarı" diyebileceğimiz bir iktidardır.

Bunlar resmi iktidar sahiplerini kullanan, yönlendiren hatta yöneten ve daima gölgede kalan gerçek iktidar sahipleri olan kişilerdir.

Ajanların, saray nedimelerinin, danışmanların, entrikacıların ya da yönetim elitinin etrafını saran dalkavukların meydana getirdiği halkadakilerin tamamı perde arkası iktidar grubunu oluştururlar.

Onlar önde değil arkada beklerler, aydınlıkta değil gölgededirler, konuşmazlar konuşmaları hazırlarlar, sürekli şefi izlerler. İktidarın görünen sahipleri, arkalarına, yanlarına, karşılarına ya da etraflarına bakmadan tavır belirlemeleri mümkün değildir.

Perde arkası iktidar sahipleri liderin iletişimini ve görüşmelerini ayarlar. Kaynakları paylaştıran mekanizmanın hemen yanıbaşındadırlar. İmaj üreten, reklam ve propaganda faaliyetlerini çoğu kez onlar yönetir.

Onlar bir yerde başkanın yardımcısı ya da yakın koruma memuru, bir başka yerde de özel kalem müdürü ya da danışman olarak hep ikinci planda görünürler.

Perde arkası iktidar sahipleri en büyük ihaneti halkla iktidar sahipleri arasına gerdiği perdeyle yapar. Perde arkası iktidar sahiplerinin denetim yetenekleri ne denli fazla ise halkın özgürlükleri o denli tehdit altında demektir.

İktidar sahipleri bizzat verdiği kararların ya da yaptıkları uygulamaların ne kadarını gerçekten kendisi planlayarak ya da kendi arzusu ile yapıyorsa aslında o kadar erk sahibidir.

Bizim üzerinde yoğunlaştığımız; gölgedekilerin, yetkisizlerin ve örgütlü sorumsuzların, vitrindeki yetkilileri ve sorumluları istedikleri gibi kullanmaları hususudur.

Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'yi perde arkası iktidarına mecbur kılacaktır. Böylece Türk halkı daha çok yanıltılmak, kandırılmak, aldatılmak yakınmalarına şahit olacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları