Gladio ile nasıl mücadele edilir?
Bugün, Ergenekon operasyonunu Amerikan Gladiosu ile mücadele olarak gösterenlere inanmak mümkün değildir.
Gladio ile mücadele etmek için ciddi bir emperyalizm karşıtlığı ve milli devlet bilinci gerekir.
Bugün Türkiye’de Ergenekon, Kuvayı Milliye, Müdafaai Hukuk gibi kavramlarla birlikte o kavramları savunan geniş kitlelere de çamur sıçratılırken, özünde milliyetçilik demek olan “ulusalcılık” suç olarak gösterilmekte ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile de mücadele edilmektedir.
Bir taraftan Anayasa’nın değiştirilemez maddelerini değiştirmek isteyeceksiniz, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’nin eşbaşkanı olacaksınız; diğer taraftan Amerikan çeteleri ile mücadele edeceksiniz! Buna kim inanır?
* * *
Biz Gladio konusunda 1997 yılında bir araştırma yaparak yayınlamıştık. Bu araştırmayı sonradan Yeniçağ’da da gündeme getirmiştik. Yine Sıvas’taki Madımak katliamı konusunda önemli ipuçları bulmuş ve onları da kamuoyuna sunmuştuk. Ancak, yaptığımız yayınlardan dolayı olayların içindeki bir kişinin kişilik haklarını ihlal ettiğimiz iddiasıyla hakkımızda dava açıldı. Yerel mahkeme lehimize karar verdiği halde Yargıtay kararıyla yüksek bir tazminata mahkûm edildik. Tashihi karar talebimiz de reddedildi! Bu arada Gladio’nun kullandığı bir örgüt tarafından sürekli tehdit edildik.
Şimdi de iddia ediyorum; sadece Sıvas’taki Madımak yangını aydınlatılırsa, Türkiye’de devlet içinde örgütlenmiş Amerikan çetesi kabak gibi ortaya çıkar!
Biz bu konuya can damarından dokunduğumuz için epey sıkıntı çektik.
Yine Türkiye’deki gizli Ermeni lobisine şöyle bir değindik; en çok rahatsız olan, dönemin sözde İslamcı bir bakanı oldu ve maddi-manevi olarak mağdur edildik.
Bugün işkembeyi kübradan atıp tutmak çok kolay.
* * *
Biz o dönemde dedik ki, “Türkiye, NATO’ya girdiği 1952 yılından beri, yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş gibi koşturuyor. Bu koşturmaca sırasında iki askerî darbe ve bir askerî muhtıra gerçekleşti. Darbeler ve muhtırayı yapabilmek için bunlara birileri tarafından zemin hazırlanması, halkın birbirine düşürülmüş gösterilmesi, kan dökülmesi gerekiyordu. Ancak bu tür operasyonlar için profesyonel teröristler yetiştirilmesi şarttı. Terör örgütleri ve teröristler olmasa, darbelere zemin bulunamazdı.
Sovyet tehdidi ile daha doğrusu komünizm ideolojisi ile mücadele amacıyla, ABD tarafından kurulan Gladio, bilhassa Fransa ve Türkiye’yi istikrarsızlaştırmanın aracı haline getirildi.
Fransa’da 1968 olaylarını yönlendiren gençlik liderlerinin, Gladio’nun adamları olduğu anlaşıldı. Fransa önlem aldı ve olayları sona erdirdi. Türkiye’de ise, sır perdesi ortadan kalkmadığı için olaylar sürdü gitti.
Türkiye’nin milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak, 21’inci yüzyılı Türk yüzyılı yapabilmesi için, ayağındaki prangalardan kurtulması gerekir. Bunların sağlanması için de gerçeklerin bütün açıklığı ile ortaya çıkması gerekir.
O dönemde Türkiye’yi yönetenler, Türk gençlerini birbirine düşüren Gladio oyunlarının utancını hiç yaşamadılar, ama tarih onları affetmeyecek.
Tarih, gerçekleri acımasızca ortaya koyacak ve utanç belgelerini ebediyen saklayacaktır. 1952’den 1980’e, 1980’den bugüne kadar gelip geçen bütün devlet adamları, bir gün o ’doğal kayıt’la yüzyüze gelecektir.
Cumhuriyet tarihinin en acı, en kanlı olaylarını yok sayarak unutturmak mümkün değil. Veya, o günkü ‘iti ite kırdırma’ zihniyetini, bugün de devam ettirmek mümkün değil.
Fakat, hiç değilse bugünkü gençliğin, millî, dinî ve insanî idealleri, birbirine aykırı düşünmemesine, önyargıları kırarak, bu ideallerin bir bileşkesini çıkarabilmesine zemin hazırlamak mümkün.”
Biz bu tavrı 1997 yılında göstermişiz.
Bugün işkembeyi kübradan atıp tutmak çok kolay!