Gıyabi cenaze namazı sadece Mursi için mi?

Yargılandığı sırada duruşma salonunda ölen eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi için Türkiye'deki camilerde gıyabi cenaze namazları kılındı, selâlar okundu! Tayyip Erdoğan da Fatih Camisi'nde ikindi namazından sonra kılınan gıyabi cenaze namazına katıldı.

Mursi, Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı için önemli bir şahsiyetti, çünkü Mursi ile birlikte, İhvanı Müslimin örgütü Mısır'da iktidar olmuştu.

İhvanı Müslimin örgütü, Arap Baharı denilen Amerikan organizasyonunun liderliğini yapmıştı ama arkasında AKP iktidarı da vardı. 2005 yılında, İslam dünyasındaki sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nca kurulan "Büyük Orta Doğu Projesi Koordinatörlüğü" tarafından İstanbul'da, Topkapı'daki Eresin Otel'de bir araya getirilmiş ve burada örgüt temsilcilerine ABD'nin gönderdiği para dağıtılmıştı. En büyük pay da İhvan'a verilmişti. Arap Baharı eylemleri sonunda, Mısır'da İhvan örgütü iktidar olmuştu. Bir süre sonra, İhvan iktidarının İsrail'e zarar vereceğini gören ABD, Mısır'da darbe yaptırdı. AKP'nin iktidarda olduğu Türkiye ise İhvanı desteklemeye devam etti.

***

Mursi'nin darbeyle düşürülmesi ise AKP iktidarının İslam dünyasında kurmaya çalıştığı "Müslüman Kardeşler Enternasyonali" girişiminin de sonu demekti. Bu itibarla, Türkiye'de kılınan gıyabi cenaze namazları ve okunan selâlarla bu projenin tamamen bittiği ilan edilmiş oldu!

Bu arada, 2013'te İstanbul'da kurulan, başkanı Türk vatandaşı olan "Uluslararası Rabia Platformu", Mursi'nin ölümü üzerine yaptığı açıklamada "Mısır'daki darbe ile Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tehdit mesajı verme gayretinde olan şer odakları, Mursi'nin vefatı üzerinden de aynı karanlık ve tehdit dolu mesajları vermeye teşebbüs etmektedir. 15 Temmuz'da FETÖ'ye ve küresel efendilerine gereken cevabı veren Türk milleti, benzer tehditlere karşı da aynı mücadeleyi ve cevabı yine verecektir" derken endişenin ne boyutta olduğunu da göstermiş oldu.

***

Mursi'nin ölümü sırasında İstanbul'da konuşan Erdoğan, rahmet diledikten sonra "1994 yılı sadece bizim hareketimiz için değil, aynı zamanda Türk siyasi hayatı için de bir kırılmadır, yeni bir milattır" dedi.

Böyle bir açıklama yapmaya neden ihtiyaç duydu acaba? 31 Mart veya 23 Haziran da Türk siyasi hayatı için bir kırılma bir milat olacağı için mi?

Öyle ya "1994 yılında İstanbul faşist CHP zihniyetinden kurtuldu. İstanbul'a yapılacak en büyük kötülük, Gezi olaylarında ve daha birçok olayda tezahürlerini gördüğümüz CHP faşizminin bu şehrin üzerine tekrar bir karabasan gibi çökmesi olacaktır. İstanbul'u 1994 öncesi karanlık günlerine, tekrar döndüremeyiz." dediğine göre İstanbul'u kaybettiklerini kabul ediyorlar.

***

Erdoğan, bir de Ekrem İmamoğlu'nu kastederek "Böyle bir kişi benim milletimden, başta Ordu Valimiz olmak üzere özür dilemedikçe bir defa böyle bir adaylığa bırakın layık olmak, böyle bir makama gelemez" dedi.

İyi ama Erdoğan'ın seçim sonucuna müdahale yetkisi yok ki!

Peki neden böyle konuşuyor?

Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ülkesine karşı bir "irade ve ümit kırma savaşı" yürütüldüğünü belirterek, İran halkının umutlarının yok edilmek istendiğini söyledi.

Erdoğan da "faşistler", "azgın azınlık" diye suçlarken, millet ittifakının irade ve ümidini kurmaya çalışıyor ama bahsettiği kırılma anı bir defa daha gelmiş çatmıştır. Mursi için kılınan gıyabi cenaze namazı, İhvan hareketi gibi AKP hareketinin de sonunun geldiğini göstermektedir. Halk artık, AKP iktidarı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin de sonunun geleceğini görmeye başladı çünkü...

Yazarın Diğer Yazıları