Girince çıkılamayan yer!
Hayır, “mezar” değil “maden!”... Bir yandan 1 Kasım 2014 tarihinde Soma Olay’da Enerji Bakanı’nın ilçelerini ziyaretlerini değerlendiren haberi okurken bir yandan da Erdoğan’ın Başbakan iken bir maden ocağında açtığı iftar fotoğrafına ibretle bakalım!
Haber, “Ramazan ayının ilk iftarını Soma’da maden işçileri ile yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Soma Kömür İşletmeleri’nin yeni ocağını övgü dolu sözlerle açtı” diye başlıyor ve devam ediyor:
“Karşılama sonrasında Soma Kömür İşletmeleri’ne geçen Enerji Bakanı Taner Yıldız (..) şirketin yeni aldığı kömür madeninin açılışını yaparak yer altına indi.
Açılışa Bakan Yıldız’ın yanı sıra Manisa Milletvekili Recai Berber, Manisa Valisi Abdurahman Savaş, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Mustafa Aktaş, Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürü Hakkı Duran, SEAŞ Genel Müdürü Nuri Şerifoğlu, Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Vedat Ünal, Ege Bölgesi Şube Başkanı Tamer Küçükgençay ve yönetimi, Ak Parti Manisa İl Başkanı Murat Baybatur, Soma Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Ramazan Doğru, Soma Belediye Başkanı Hasan Ergene, Ak Parti Soma İlçe Başkanı Mehmet Ali Özkan, İmbat A.Ş Genel Müdürü Gökalp Büyükyıldız, Nakliyeciler Kooperatifi Başkanı Mehmet Yağcı, Turgutalp Belediye Başkanı Ali Tulup ve şirket personeli katıldı.”
Özetle devlet ve siyaset tam kadro maden sahibinin yanında..
Kesilen kurbanlar ve kurdelenin ardından Bakan Yıldız yer altına inerek incelemelerde bulundu. (..) iftar sonrası protokol konuşmaları yapıldı.
Ve sözü maden sahibi alıyor:
“Soma Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alp Gürkan, yeni açılan Işıklar Maden Ocağında 600 işçinin çalıştığını, 3,5 milyon ton kömür üretileceğini, sonraki etaplarda çalışan sayısının 3 bine kadar çıkacağını ifade etti. Gürkan, ’Soma’da 30 yıl sonra bugünlerde 6 bin 400 çalışanımız bulunuyor. Bugün Işıklar Ocağımızın açılışını Sayın Bakanım biz onurlandırarak yaptı. (...) Bu işi yaparken bize yoldaşlık yapan bütün arkadaşlarımıza, yöneticilerimize ve devlet büyüklerimize çok teşekkür ediyorum’ dedi.”
Enerji Bakanı Taner Yıldız ise “Örnek alınacak niteliklere sahip ocağın işçi güvenliğini ön planda tuttuğunu(..)” söyledi.
Bakan Yıldız döktürüyor:
“Türkiye’nin refahını bozmak isteyenler Türkiye’nin siyaset tarihinde her zaman olabilir, olacaktır. Takmayın kafanızı. Kafanız karışmasın, gönlünüz bulanmasın. Bizler Allah’ın izniyle sizden aldığımız desteklerle beraber Türkiye’nin nasıl 10 yılda GSMH’sini üç katına çıkardıksa önümüzdeki 10 yılda da sizlerle beraber bunu daha yükseğe çıkaracağız”
Haber metninde görüldüğü gibi bakanından milletvekiline, sendikasından AKP İl Başkanı ve maden sahibinden maden yöneticisine kadar herkes orada ve ne kadar ucuza ne kadar çok ürettiklerini ballandıra ballandıra anlatıyor. Bu imkânı kendilerine sağlayan AKP kadrolarına teşekkür üzerine teşekkür ediyor. Bakan Bey de ocağı örnek olarak gösteriyor, Türkiye sizinle gurur duyuyor diyor, “Sizden aldığımız destekle” diyor, “gönlünüzü bulandırmayın, biz arkanızdayız” diyor.
Bu ziyaretten bu “arkanızdayız”dan beş ay sonra o madende tam 301 madenci göçük altında kalıp hayatlarını kaybediyor.
...
Soma’daki bu kazadan beş ay sonra bu sefer Ermenek’te işçilerin evden getirmek zorunda bırakıldıkları yemekleri girip çıkarak zaman kaybetmelerine engel olunmak için ocakta yedirilen öğle yemeği esnasında madeni su basıyor, 18 madenci 11 bin ton suyun altında kalıyor.
Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’ına, Çalışma Bakanı’ndan Enerji Bakanı’na kadar herkes, “Yemeği niye ocakta yedirdin, katil maden sahibi!” diye faturayı maden sahibine kesmeye kalkıyorlar...
İyi de, madencilerle yerin altında iftar açmak neyin nesi?
Yukarıdaki fotoğraf “Ey maden sahipleri, işçilerinize yemeği ocağın dibinde verin” mesajı değildir de nedir?
Çıkardığınız yasaya siz uymazsanız madenci niye uysun?