“Gevşek sınırlar” gevşek adamlar!

Son günlerde, Kürtlerin aslında devlet kurmak istemediği, kimliklerini kazanmış olarak, sınırların gevşek olduğu bir coğrafyada kendi kendilerini yönetmek istediği ifade ediliyor.
Bunlardan biri, PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin Eş Başkanı Salih Müslim... Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin desteklediği El Kaide’ye bağlı El Nusra örgütünü çatışmalarda alt eden PYD örgütü, Barzani ve PKK’dan savaşçı ve silah desteği alıyor. Türkiye bu olaydan sonra Salih Müslim’i davet etti ve kendisiyle anlaşmaya vardı. El Kaide ise Suriye pazarında Türkiye tarafından satılmış olmayı içine sindiremediği için Somali’de Türkiye Büyükelçiliği’ne bombalı saldırı düzenledi.


***


“Gevşek sınırlar” diyorduk; Salih Müslim, “Tarih, yüz yıldır başkaları tarafından yanlış yazılıyor. Halka haksızlık edilmiştir. Rojava devrimi ile bunlarla hesaplaşmaya gidilecektir” diye konuşuyor. Zübeyir Aydar ise “Tren hattının belirlediği Suriye sınırı ülkeyi parçalayan bir hançer gibidir. Başkan Apo, hem bize hem hükümete Misak-ı Milli Komisyonu oluşturulmasını önermiştir. Bugün ’sınırları hemen kaldıralım’demiyoruz. Bu sınır; 90 yıldır ölüm sınırları oldu. Oysa bu sınırlar, ticaret, kültür, insanlık ve dostluğun geliştiği ve birleştirici sınırlar olmalı. AB’deki gibi sınırlara dönmesi lazım. Sınırdaki o mayınların, tellerin sökülmesi gerek. Sınır zaten anlamsız hale gelmiştir. AB’deki gibi iki yaka arasında insanlar gidip gelebilmeli” diyor.
Yönetmen Sinan Çetin’in bu taleplerden çok önce, 1999 yılında, Türkiye-Suriye sınırı ile ilgili “Propaganda” filmini çekmiş olması ilginç değil mi? Kendisinin niyeti ne olursa olsun, Zübeyir Aydar’ın ayrıntısıyla anlattığı siyasi projeye, Türk halkını hazırlama filmi idi Propaganda!
Çetin’in yazdığı senaryoya göre 1948 yılında Suriye sınırındaki Hatay’ın bir kasabasında sınıra tel örgü çekilir. Sınır, kasabanın ortasından geçmektedir. Mehdi ve Rahim’in çocukları birbirlerine aşıktır, ancak tel örgüler onların aşklarına da sınır koymuştur ve görüşemezler...
Gerçekte öyle bir kasaba olmasa bile, Ceylanpınar’daki olaylardan Türkiye-Suriye sınırını herkes biliyor artık. El Nusra ve PYD çatışırken, Ceylanpınar’da tarlasında çalışan Türkiye vatandaşı ölüyor...
Ahmet Türkde bu çerçevede “Öcalan’ın da önerdiği sadece Kürtlerle ilgili değil, Orta Doğu’nun tüm halklarının AB’dekine benzer bir sistemle yaşaması”
diyor...


***


Peki, “gevşek sınırlar”ı gerçekte kim istiyor?
ABD Başkanlarından Bill Clinton, 2000 yılında CNN’e yaptığı açıklamada, “Küreselleşme gevşek sınırlar ister. Üniter devlet yapıları küreselleşmeye uygun değildir” demiştir. Zaten küreselleşme, sermayenin önündeki engellerin kaldırılması demektir. Üniter ve ulus devlet yapısına sahip ülkeler ise sermayenin önünde ciddi birer engeldir. Dolayısıyla bir taraftan milliyetçilik aleyhinde rüzgar estirilirken, diğer taraftan da içinde yaşadıkları ülkenin milli değerlerine mensubiyet hissetmeyen, yani siyasi mezhebi geniş olan kadroları kullanarak, terör örgütlerini de desteklemek suretiyle, sınırları kendileri için ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar.
Milli kimlikten yoksun olan siyasi İslamcılar ve kendilerini liberal gösteren sahte solcular, 1983’ten sonraki yıllarda Türkiye’yi kendileri gibi gevşeterek PKK’ya, dolayısıyla küresel güçlere hizmet etmiş oldu. Ne uğruna? Daha fazla para kazanmak için! Başka hiçbir sebebi yok! AKP iktidarında en çok kazanan da onlar. Milli ve üniter devlete bağlı olanlar ise her alanda süründürülüyor!

Yazarın Diğer Yazıları