Gerilimi kim başlattı, nasıl sona erdirilir?
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, İlhan Selçuk’un yaptığı uzlaşma çağrısı ile ilgili olarak şöyle dedi:
“Ben hep uzlaşma mesajı verdim, hâlâ da ver-
meye devam ediyorum. ’Hiçbir zaman gerilimin tarafı olmadık, olmayacağız’ diyorum. Bunun için gereken neyse bunu yapıyorum. Halkımın arasında buna gayret ediyorum. Medyadan da destek istiyorum. Gerilimde medya çok büyük rol oynadı. Sayın Selçuk’a diyorum ki; yönetiminde bulunduğunuz gazete de dahil olmak üzere, tüm medya gruplarının gerek şahsım, gerek partimle alakalı şu ana kadar yaptıklarını ne yapacağız? Aynı şekilde diğer medya organlarının şu ana kadar yaptıkları tahrikleri nereye koyacağız? Diğer köşe yazarlarının hakarete varan yorumlarını, partimle ilgili yaptıklarını nereye koyacağız? Ben her şeye rağmen bunları üstlenirim. Eğer ülkem kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız. Her zaman söylüyorum yine söylemeye devam edeceğim.”
* * *
Gerilimin medya üzerinden büyütüldüğü doğrudur. Ancak, medyadaki gerilim ateşine odun atan AKP’dir, Tayyip Bey’dir. AKP medyası, “psikolojik savaş” aracı olarak kullanılıyor. Son olarak bunu Prof. Dr. Süheyl Batum ifade etti. Ancak, bu yeni bir durum değil. İktidarın da beslediği, dış kaynaklı bir operasyon söz konusudur.
Hem de ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman döneminde başlatılan bir operasyon!
Edelman’ın, dolayısıyla ABD’nin hedefi, “ulusalcılık” olarak yükselen akımın önünü kesmekti! Bu sebeple gençlik liderleri ile görüşmek istedi, reddedildi. Bunları o dönemde yazdık.
Başaramayınca bu defa, Amerika’dan yükselen bir ses “Daha dün birbirlerini öldürüyorlardı”
diyerek ülkücü ile devrimci gençlerin yakınlaşmasını kınayıp bunun kemiksiz bir birleşme olduğunu, aşılacağını söyledi!
O noktadan sonra, iktidar yanlısı medya, ulusalcılar üzerinde terör estirmeye ve her türlü yasadışı eylemi, hatta önemli cinayetleri onlara fatura etmeye başladı!
Derken, son yıllardaki bütün cinayetler, ulusalcı bir yapılanma olarak “Ergenekon” adını verdikleri çeteye mal edildi. Daha önce de “vatanseverler” kavramı bu şekilde yıpratılmıştı!
Sık sık “vatansever çeteler” ifadesi söz konusu basında kullanılıyor!
Bir taraftan da iktidar yanlısı internet sitelerinde, okur mektupları adı altında yayınlanan hakaret mesajları, ister istemez herkesi gerginleştirdi!
Bu mesajlarda, AKP’yi savunanlar, partilerini eleştiren herkesi, din düşmanı gibi gösteriyor ve alenen hakaret ediyordu.
Bu hakaretleri yayınlayanlar, gerginliğe hizmet ediyordu!
* * *
Başbakan da camide, kendisini Allah’ın vekili zanneden bazı hocaların cemaati azarlarcasına vaaz vermesi gibi konuşuyordu! Önüne gelen herkesi azarlıyordu! Gerilim, Tayyip Bey’in ses tonundan ölçülebilirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de buna dikkat çekiyor:
“Sayın Başbakan’ın son günlerde tonu giderek ağırlaşan beyanları ve zorlama gövde gösterileri, esasen tahriklere açık gerginlik ortamını daha da ağırlaştıracak ciddi bir risk potansiyeli taşımaktadır. Bu ruh hali, AKP yöneticilerine de yansımıştır.”
CHP Genel Başkanı Baykal da gerilimin asıl sebebini ve çözümünü açıklıyor:
“Herkes gerçeği görsün. Başbakan’ın kimliği ile sorunumuz yok. Onunla gerginliğin tarafı değiliz. Gerginlik iktidarın laiklik anlayışından doğdu. Kavga bizimle değil. Kavga anayasayla, üniversiteyle, anayasanın temel kurumlarıyla! Türkiye tehlikeli bir biçimde bölünme sürecine girdi. Bir coğrafyada kentlerin içinde barikat kurulmuş, taşlar, sopalar kullanılıyor. Güvenlik güçleri hedef haline getirilmiş durumda. Sen onların ortaya çıkması için ne gerekirse yaptın, seyrettin, destek verdin, teşvik ettin! Bu iktidar bir beş yıl daha kalsın, Türkiye ağır olaylarla karşılaşır.
Türkiye’de anayasamızın temel ilkeleri ortadan kaldırılıyor. Ondan sonra sakin olun, gerilimi düşürün deniliyor.
Gerilim yanlışa karşı çıkarak düşürülür.”