Gerginlik stratejisi kime zarar verir?
İYİ Parti'nin Bağcılar'daki standına saldırı düzenlenmesi, biri ağır sekiz kişinin yaralanması olayından sonra "provokasyon" kelimesi sık kullanılır oldu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara'daki programını erteleyerek, İstanbul'a geldi ve yaralıları ziyaret etti.
Akşener, "Biz gerilimin yanında değiliz, barışın kardeşliğin yanındayız." dedi ama iktidar kanadı, gerginlik politikalarına devam ediyor.
***
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, saldırıdan dolayı MHP'nin suçlanmasına sert tepki göstererek "İstanbul'da meydana gelen saldırı düpedüz provokasyondur. Bu bir tezgahtır." dedi ve "İpi göğüsleyemeyeceklerini anlayanlar daha başından çamur atmaya başlamıştır." ifadelerini kullandı.
Yalçın, provokasyonlar olabileceğine daha önce de dikkat çektiklerini belirtti!
Diğer taraftan, Cumhurbaşkanı adayı olan Tayyip Erdoğan, "Şimdi birileri çıkmış, diyorlar ya, 'Cumhurbaşkanı adayı ekonomiyi iyi bilecek. Cumhurbaşkanı adayı yatırımlarıyla tanınmış olacak'. Nerede o cumhurbaşkanı, o aday nerede, Nerede o aday? Canım kardeşlerim. Ziya Paşa güzel söylemiş: Eşek zer-dûz palan vursa yine eşektir." dedi!
Ziya Paşa'nın, ünlü "Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma? Zer-dûz pâlân ursan eşek yine eşektir." beytinin anlamı şöyledir:
"Özü kötü olan insanlara hiç giydiği üniforma (makam, yetki) soyluluk verir mi?
Altından yapılmış semer vursan eşek yine eşektir."
Söz doğru da Cumhurbaşkanı, rakipleri hakkında böyle bir üslup kullanırsa, genel başkanı olduğu partinin mensupları ne yapar?
Yine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son genel seçimlerde FETÖ'cü adaylara oy verenlerle, diğer Cumhurbaşkanı adayları için imza verenler arasında bir bağlantı varmış gibi sözler sarf etmeye devam ediyor.
CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan ise Bahçeli'yi "FETÖ'nün seçmen ayağı diye oy veren yurttaşları tehdit edeceğine ittifak kurduğun partinin aday listelerinde FETÖ'yü mihrap yapmışlara bak" dedi.
***
Peki olması gereken nedir?
Gerek Cumhurbaşkanı adayları gerekse bütün siyasiler, karşılıklı saygı çerçevesinde hareket etmeli, kimse seçme ve seçilme hakkına sahip olan rakipleri ve vatandaşlar hakkında hiçbir delile dayanmayan bu tür iddialarda bulunmamalıdır.
Erdoğan ve onu destekleyen Bahçeli'nin seçime kadar gerginlik stratejisi uygulamalarını beklemiyorum ama şu ana kadar ortaya koydukları tutumun kendilerine de Türkiye'ye de bir faydası olmaz.
Bakınız, dünya, gözünü bu seçimlere çevirmiş durumda. Türkiye'nin karışmasını bekleyenler var! Emekli tuğgeneral Nejat Eslen, "Türkiye, seçimlerle ilgili bütün ihtimallere göre hazır olmalıdır. Seçimden önce veya seçimden sonra, seçim sonucuna göre kaos ortamı yaratmak isteyenler olabilir. Böyle bir ortamda, Türk Silahlı Kuvvetleri siyasetten uzak durmalıdır." diyor.
Erol Mütercimler ise Yörünge dergisine, "NATO'nun koridorlarında bir hareketlenme var. Bunu askeri anlamda ifade ediyorum. Bunlar nasıl kesilmeli? İşte bu tür seçim kararları alırsanız, bu sorunları ötelersiniz" diye konuştu ve erken seçimlerin, "provokasyon" peşinde olanların cesaretini kıracağını belirtti.
Yalnız Mütercimler de "Provokatörler, seçim öncesine değil seçim sonrasına hazırlık yapabilir" diyor...
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz da DW Türkçe'den Burcu Karakaş'a "Siyasetçiye, sivile küçük çaplı suikastlar olabilir" diye analiz yaptı.
Yavuz, "En son Genelkurmay Başkanı'nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Abdullah Gül'e elçi olarak gönderildiğini öğrendik. Bu, ordunun siyasete alet edilmesi anlamına geliyor. Bunu bizatihi siyasetin kendisi alet ediyor. Gerçekten bu ülkeyi yönetenler, vatanı seviyorsa, ordunun içinde siyasetin örgütlenmesine izin vermemeli." dedi.
İşte bu sebeplerle, Bağcılar'daki saldırı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı tarafından ciddiyetle değerlendirilmeli, hiç kimse yangına benzinle gitmemelidir.