Gerçeğin bir kelimesi bile...

Eskişehir vilayet meydanında adli yılın açılışı dolayısıyla tören yapılıyor. Eskişehir Barosu Başkanı Avukat Rıza Öztekin konuşmasında yeni anayasa isteyenlerin kimliğine dikkat çekiyor:
“Dikkat edilirse dünya görüşleri, siyasal düşünceleri, talepleri ve beklentileri çok farklı olan, başka bir durumda asla bir araya gelemeyecek, birbirine rakip olan kesimler, üniter yapının parçalanmasında, bölünmemizde, bayrağımızın, dilimizin, başkentimizin değiştirilmesinde ortak hareket ediyor.
Bölücüler, İkinci Cumhuriyetçiler, ılımlı İslam ve dinler arasında diyalog söylemiyle yüce dinimizin içinin boşaltılmasını hedefleyen dış mihrakların, gerek dışarıda gerekse ülkemizdeki uzantıları, emperyalistler, işbirlikçileri ve daha birçokları ağız birliği etmişçesine rejimin temel değerlerini hiçe sayıyorlar. Yeni anayasanın değiştirilmez maddelerinin olmayabileceğini, mazide kalabileceğini hiç çekinmeden söyleyebiliyorlar. Anayasayı yapmaya talip siyasilerden ve birtakım yüksek yargılardan bu söylemlere destek olarak algılanabilecek açıklamalar geliyor..”
Bir kişi bu konuşmadan rahatsız oluyor ve meydanı terk ediyor!
Meydanı terk eden kişi AKP Eskişehir Milletvekili Ülker Can..
Peki bu konuşmanın tamamı doğru değil mi?
Gerçekler, şehir meydanında söylenince niçin kaçıyor milletin vekili?
Kendisi de kürsüye çıkıp iki laf etseydi..
Ama yapamadı..
Ülker Can daha sonra yaptığı açıklamada, “Bizim bugünkü rahatsızlığımız, AK Parti ile terörle aralarına mesafe koymayan siyasilerle aynı kefeye konulmamızdandır. Bizim iktidarımız her zaman tek vatan, tek bayrak, tek millet anlayışı ile hareket ediyor. Umuyoruz ki bu düşünceler Eskişehir Barosu’nun genel görüşünü yansıtmıyordur” dedi.
Evet AKP, iki seçimdir aynı sloganı kullanıyor ve BDP ile kavgalı bir görüntü sergiliyor ama bütün uygulamaları, Baro Başkanı’nın sözlerini doğruluyor.. Bugün Türkiye’nin temelleri tartışılıyorsa, sebebi AKP değil midir?

***


Bu tür suskunlukların veya kaçışların sebebini, Texe Marrs adlı yazar “Dark Majesty” kitabında açıklıyor:
“Yürürlükteki bu korkunç komplonun içeriği, vasat insanları rahatsız ediyor. Konfor sınırlarını sarsıyor. Gerçek, geleneksel düşünce kalıplarının içine sığmıyor ve sosyal olarak ’doğru’ kabul edilen olgularla örtüşmüyor. Mevcut sistemlere duydukları güven sarsılıyor, duygusal ruh halleri tehdit altına giriyor. Çok sarsıcı ve rahatlarını kaçırıcı olabileceğinden, gerçekle yüzleşmek istemiyorlar. İsteseler bile, liderleri, politik ve ekonomik sistemleri, idealize edilen değerler hakkındaki gerçekleri öğrendiklerinde daha sarsıcı bir açmazla karşı karşıya kalma riski olduğunu da biliyorlar. Ancak Soljenitsin’in belirttiği gibi; cesur bir insanın atacağı en basit adım, bir yalanın parçası olmamaktır. Gerçeğin bir kelimesi bile tüm dünyaya bedeldir...”
Onun için Sayın Ülker Can’a tavsiyemiz de bir yalanın parçası olmamasıdır!

***


Yalan bir tane değil ki..
Mesela İsrail ile başlatılan suni gerginliğin sebebi nedir?
Bu gerginlik “one minute” gösterisi ile başladı.
Davos’teki “one minute” krizinden bir ay önce İsrail’in Jerusalem Post gazetesinde Herb Keinon, “İsrailli üst düzey yetkililer, Erdoğan’ın ülkede yükselen laik muhalefet karşısında meşruiyetini sağlamlaştırmak için yüksek profilli bir uluslararası diplomatik başarıya ihtiyaç duyduğunu söyledi” diye yazmıştı.
BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon da Erdoğan’a, “Orta Doğu’da liderliğinize ihtiyaç var” diye sesleniyordu!
Yine Avrupa Musevi Kongresi Başkanı Besnainou, Türkiye’de Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile görüştükten sonra “Erdoğan’ın, İslâm dünyasının sözcüsü olması gerekiyor” demişti.
Ehud Olmert, bakanlarını, “Türkiye aleyhine konuşmayın” diye uyarıyordu!
Türkiye Başbakanı, İsrail Cumhurbaşkanı’na alenen “katil” dediği halde susuyorlardı!
Mavi Marmara’yı, Doğu Akdeniz’e göndermek de aynı planın ürünüydü ama İsrail her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı..

Yazarın Diğer Yazıları