Generallere hakaret ve Şahinbey'deki rezalet!
Bir okurumuz, generallere hakaret konusunda "O kişi, aslında tüm siyasal İslâmcıların bilinçaltını dışa vurmuş. Oy için 'yüce ordumuz' derler, öbür taraftan Sevr için fedailik yaparlar." diye yorum yaptı.
"Sevr için fedailik"ten kastı, Türkiye'nin etrafındaki tehdit büyürken, ordu mevcudunu 200 bine çekmek sonucunu verecek yeni askerlik yasası olsa gerek! Ordunun 50 bin kişilik bir polis gücüne dönüştürülmesi, Sevr'in maddelerinden biridir.
Abdullah isimli okurumuzu teyit eden bir olay da Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde yaşandı. İyinacar Camii imamı, bayram namazında "İnönü'de, Sakarya'da şöyle zafer kazandık, böyle zafer kazandık. Hepsi yalan. Keşke o savaşı kaybetseydik, sonra kazanıp Osmanlı'yı yeniden kurardık" dedi. Gaziantep valiliği, imam hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Daha önce de onları yetiştiren Kadir Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşı için "Keşke Yunan kazansaydı" demişti.
***
Olay, işgale karşı direnişten dolayı "Gazi" unvanı verilen bir şehrimizde ve o direnişin önderlerinden Şahin Bey'in adını taşıyan bir ilçemizde cereyan ediyor.
O Şahin Bey ki birçok cephede görev yaptıktan sonra kendi memleketi olan Antep'i kurtarmak için hayatını ortaya koyan bir Türk subayıdır.
Asıl adı Mehmed Said olan Şahin Bey, 1899'de Yemen'e er olarak gitmiş, Yemen cephesinde gösterdiği kahramanlık üzerine başçavuş olmuş, 1911'de Trablusgarb harbine gönüllü olarak katılmış, Balkan savaşlarında Çatalca cephesinde savaşmıştır.
Galiçya cephesinde de savaşan Mehmed Said, 1917'de Sina Cephesine de gönüllü gitti ve teğmen oldu. Sina cephesinde esir düştü. Serbest bırakıldıktan sonra 13 Aralık 1919'da İstanbul'a geldi ve vazife istedi. Harbiye Nezareti tarafından Urfa'nın Birecik ilçesi Askerlik Şubesi Başkanlığı'na tayin edilen Şahin Bey, memleketi Antep'in işgal edilmesi üzerine Kuvayı Milliye'den görev istedi. Kendisine Kilis-Antep yolunu kontrol altında tutmak görevi verildi.
Şahin Bey ve çetesi, bu yolda 3 Şubat'ta ve 18 Şubat 1920'de tam donanımlı Fransız birliklerini mağlup etti. Mart ayının son haftası Fransızların sekiz bin kişilik kuvvetine karşı 100 cengaveriyle birlikte savaş veren Şahin Bey, 28 Mart'ta bütün askerleri şehit olup mermisi de bitince yumrukla karşı koymaya çalışmış ve düşman kurşunlarıyla şehit olmuştur. Şahin Bey'in cesedi de süngülerle delik deşik edilmiştir.
***
Şimdi böyle bir kahraman yetiştiren memlekette imam olacak bir kişi çıkıp "keşke o savaşı kaybetseydik" diyebiliyorsa, bunun sebebi, okurumuzun da belirttiği o siyasal İslamcılık denilen ideolojidir. Bu ideolojinin İslam ile hiçbir ilgisi yoktur. Asıl karakteri Türk'e düşmanlıktır.
Mehmet Sungurlu adlı okurumuz da, "Ortada Türk ordusunu yok etme girişimi varsa, buna tepki vermesi gereken ilk kesim ordunun kendisidir. Geniş kitlelerin bunun farkında olması mümkün değildir. Farkında olanlar da örgütlü olmadığından, ancak etkisi sınırlı bireysel tepki verebilir." diyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise "Bu konuda Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak yapılması gereken neyse hukuk çerçevesinde yapmaya devam edeceğiz. Gece gündüz, dağ tepe demeden terörle mücadele faaliyetlerini takip eden, planlayan, komuta eden generallerimizle ilgili ileri geri konuşmak kimsenin haddi değil. Bunlar hadlerini bilecek, öğrenecekler. Yargı önünde hesabını verecekler" dedi.
Elbette yargı yoluna da gidilmelidir ama bu tür tavırların asıl sebebini sorgulamak, bu cüreti nereden bulduklarını görmek gerekiyor. Tabii görmesi gerekenlerin başında generaller geliyor. Yoksa bu ihanetin önü alınamaz.