GDO açılımı ile Anadolu'da ne Türk kalır ne Kürt!
Hani Tayyip Erdoğan, Anadolu Kartalı tatbikatından İsrail’in çıkarılmasıyla ilgili olarak, “Ben halkımın taleplerini bir kenara koyamam” diyordu ya; herhalde aynı sebepten olsa gerek, AKP iktidarı genetik yapısı değiştirilmiş gıda ve yemlerin ithalatı ile ilgili bir yönetmelik çıkardı.
Yönetmelik bir hile ve aldatma cümlesi ile başlıyor!
Deniliyor ki, “Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olan GDO’lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasaktır. Gümrük idarelerince bu Yönetmelik kapsamındaki ürünler için GDO’ya ilişkin ek bir belge aranmaz.”
Yani “Bu yönetmeliğe uygun olmak kaydıyla serbesttir” diyor. Üstelik ek bir belge de aranmayacağını öngörüyor!
Hemen ardından şöyle deniliyor:
“İthal edilen, üretilen veya dağıtımı yapılan GDO’lu gıda veya yemin, çevre, insan veya hayvan sağlığı açısından olumsuzluğu tespit edildiğinde, gıda veya yem işletmecisi sağlığı ve çevreyi korumak amacıyla gerekli tedbirleri almak, Bakanlığı, diğer ilgili mercileri ve tüketicileri acilen bilgilendirmek ve söz konusu gıda veya yemi, piyasadan geri çekmek zorundadır.”
Demek, bütün inisiyatif bu işin ticaretini yapanlara veriliyor.
Yönetmelik “GDO’lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır.
İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasaktır” diyerek, bu ürünlerin aslında ne kadar zararlı olduğunu tescil ediyor ama, kontrolü ithalatçıya veriyor!
Bir garip hüküm daha var:
“GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz.”
Allah Allah. Neden bulunmayacakmış? GDO’lu ürün, normal ürünlere karışsın, millet haberi olmadan alsın yesin diye, öyle mi? Yönetmelik bunun için mi çıkarıldı?
* * *
İnsan sağlığına zararlı bu ürünleri tamamen yasaklamak gerekirken Tayyip Erdoğan hükümetinin uğraştığı işe bakın?
Yönetmeliğin bir yerinde “Türkiye flora ve faunası için potansiyel bir tehlike oluşturmasını engellemek üzere GDO’nun Türkiye’de yakın akraba ve yabanileri olan türlere ait olmadığını gösterir bilgi ve belgeler istenebilir” diye bir hüküm de var.
Yani hükümet, GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye sokulmasının, ülkenin flora ve faunasını yok edeceğini bile bile bunlara izin veriyor!
Yönetmeliğin tamamı, aslında bir soykırım şebekesi olan GDO’lu ürünler üreten firmalara nasıl izin verileceğini düzenliyor.
* * *
Peki bu GDO’lu ürünleri halk mı istedi?
Şimdi Erdoğan, “Halkım, yüzde 47 oy oranı ile bana yetki verdi. Ben halkımın taleplerini bir kenara koyamam” dese haklıdır!
Fakat Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer,
“Sayın Başbakan ya üç çocuk yapın demekten vazgeçmeli ya da GDO’dan. GDO ile doğal yapının bozulması, bitkiler ve insanların kısırlaştırılması anlamına gelir. Başbakan son 50 yılın kısırlık haritasını incelemeli. Üç çocuk yapın demekle üç çocuk yapılmaz. Erkeklerde çocuk yapacak sperm yok. Domuz aşısıyla bu daha da azalacak. GDO’lu ürünlerin hukuk zeminine alınmasıyla Türkiye 2030’ları bile göremez” diyor.
Demek ki halkımız böyle istedi!
Hükümet, Siyonistlerin ilâç şirketlerine Anadolu’da tek bir Türk veya Kürt bırakmamanın yolunu açmış, biz hâlâ Türk-Kürt tartışmaları ile oyalanıyoruz!
Varlığın tehlikede ey millet, varlığın!