Gazze’de BOP operasyonu!
Prof. Michel Chossudovsky, 2011 yılında, "Suriye’de BOP operasyonları"nı anlattığı yazısında “Silahlı isyancıların Türkiye ve Ürdün kanalıyla gizli bir biçimde desteklenmeleri, hiç şüphesiz ortak İsrail-Türkiye askeri ve istihbarat anlaşması çerçevesinde koordine edilmektedir” diye yazmıştı.
Bu iddiaya Türkiye’den hiçbir cevap verilmedi... Zaten iktidar, 2009 yılında yani, Suriye’de huzur varken Türkiye-Suriye sınır boylarını, mayın temizleme bahanesiyle 49 yıllığına bir İsrail şirketine vermek istemişti.
Sonraki süreçte, iktidar, ABD ile aleni işbirliği içinde, Suriye’de iç savaş çıkaracak teröristlerin, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçmesini sağladı ve onların kurduğu örgütlere lojistik destek, silah ve eğitim vermeye başladı.
Türkiye’ye yönelik sığınmacı görünümlü istila, bu politikanın eseridir...
***
Şimdi Hamas’ın İsrail’e saldırı başlatmasından sonra, iktidarın, Filistin sorununun çözümü için iki devletli yapıdan bahsetmesi komiktir. İsrail, aradığı fırsatı bulmuş ve Gazze’de taş üstünde taş bırakmayacağını açıklamışken Filistin devletine neden izin versin? İsrail’e bu baskıyı kim yapacak? İsrail, Kudüs’ü başkent ilan etmişken, şehrin yarısını Filistin devleti ile paylaşmasını Doğu Akdeniz’deki Amerikan uçak gemisi mi sağlayacak?
ABD’nin Irak ve Suriye''de esas olarak ne yapmak istediğini, Yahudi asıllı İngiliz-Amerikan vatandaşı Bernard Lewis, 1996 yılında Yapı Kredi Bankası tarafından "Orta Doğu kimliği üzerine" konulu bir konferans için Türkiye’ye getirildiğinde açıklamıştı. Lewis, ulusal kimliklerin yerine bir "Orta Doğu kimliği" oluşturulabileceğini söyleyerek bu coğrafyadaki Türk, Arap ve Fars gibi kimliklerin yapay olduğunu iddia etmişti. Konferansın sonuna doğru, önündeki bir düğmeye basarak bölgenin haritasını göstermişti. Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Yemen ve Körfez ülkelerini gösteren dik bir harita... Bu konferansta edindiğim bilgileri değerlendirerek, ABD’nin bölgede bir "Orta Doğu Birleşik Devletleri" kurmak istediği kanaatine varmıştım. Tabii bu bilgiyi kamuoyuna yansıtmıştım. Sekiz yıl sonra, yani 2004 yılında projeyi eş başkanlık göreviyle birlikte Türkiye’yi yönetenlere tebliğ ettiler...
***
ABD’nin Suriye’de IŞİD diye bir terör örgütünü hâkim kılması, sonra da IŞİD ile mücadele gerekçesiyle PKK'yı Suriye’de ordu haline getirmesi, Suriye'nin kuzeyini boşaltarak, milyonlarca insanı Türkiye'ye sürmesi, Suriye'de işi biten IŞİD markalı teröristleri, ABD Afganistan'a taşıması, Afganistan'dan çekilince de Afgan ordusu askerlerini ve aralarına serpiştirdiği IŞİD teröristlerini Türkiye'ye göndermesi, hep aynı projenin uygulamalarıdır.
Bütün bunlar, Türkiye'ye yapılacak büyük operasyonun alt yapı çalışmalarıdır.
İktidar, bu süreçte Türkiye'deki seçmeni, önce "Yeni Osmanlı devleti kuruyoruz" diye sonra da "ensar-muhacir" söylemi ile avutarak bugüne kadar gelmiştir.
***
İktidarın, bugünkü Filistin devleti ile ilgili açıklamalarının da hiçbir geçerliliği yoktur. Çünkü ABD, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere liderleri, "Önümüzdeki günlerde, İsrail'in kendini savunabilmesini sağlamak ve nihayetinde barışçıl ve entegre bir Orta Doğu bölgesinin koşullarını oluşturmak için müttefikler ve İsrail'in ortak dostları olarak birlik ve koordinasyon içinde kalacağız." diye ortak bildiri yayınladı.
Batılı liderler, "Hepimiz Filistin halkının meşru isteklerinin farkındayız ve hem İsrailliler hem Filistinliler için eşit düzeyde adalet ve özgürlük adımlarını destekliyoruz. Ancak şüphesiz ki Hamas bu istekleri temsil etmiyor ve Filistin halkına daha fazla terör ve katliamdan başka bir şey sunmuyor." değerlendirmesini de yaptı.
Bu ortak açıklamalar, İsrail’in, Hamas saldırısı bahanesiyle Gazze’de katliama girişmesine tam destek anlamına geliyor.
Gazze’de katliam ve etnik temizlik başlamışken iki devletli yapıyı öne sürmek ise sureti haktan görünmeye çalışmaktır.
Netanyahu, “Orta Doğu’yu değiştireceğiz” diyor! Yani “Büyük Orta Doğu Projesi’nin son adımlarını atacağız” diyor. İktidar, bu sürecin içinde midir dışında mıdır onu bilelim!