Gariban postacının günahı
Devlet kargoculuk yaparsa ne olur başlıklı yazıma PTT Genel Müdürlüğü büyük hassasiyet göstererek soruşturma açtı.
Açtı da ne oldu?
Bir sayfalık yazımda sadece 1 tek cümleyi cımbızla seçip faturayı gariban postacıya kesmek için soruşturma açıldı.
Elim kırılsaydı da bu yazıyı yazmasaydım.
En azından taşeronun sömürgesi olan bu gariban insanların başını yakmazdım.
Yazımın ana fikri taşeronlaşmaydı.
Taşeronlaşmanın getirdiği aksaklıklar ve yanlışlıkları dile getirdim.
Az elemanla çok iş, çok kazanç felsefesinin bu ülkenin milli kuruluşuna verdiği zararı anlattım.
Anlayan anladı, anlamayan ise faturayı, o zarfı bana geç getiren garibana kesti.
Sadece ben değil, Türkiye’nin her köşesindeki dağıtıcılardan şikayetçi olanı Allah çarpar.
Herkes bilir ki çok komik paralara çalışan bu insanlar büyük özveri ile görevlerini yerine getirir. Bir zarfın ulaştırılması için verilen çabayı görmemek elde değil.
Yazımdan hemen sonra Bahçelievler’de oturan bir okuyucum tepki gösterdi.
Yurtdışından gelen bir zarfı cumartesi almak için semt postacısının mesaisinin bitmesine rağmen kendisini 2 saatten fazla beklemesini duygu dolu cümlelerle anlatıp “Bu insanlara haksızlık yapmayın” dedi.
Haksızlığı biz değil devlet yapıyor.
PTT kargoda 1 dağıtıcıya yüzlerce paket verirsen elbette bu hizmet aksar. Özellikle ’Çipli Pasaport’dağıtımının da PTT’ye verilmesi, PTT Kargo’nun yükünün patlamasına neden oldu. Bir dağıtıcı öyle gün oluyor ki 200’e yakın paket dağıtıyor. Yan yana dizili 200 adrese bile aynı günde bu kadar paket dağıtmak imkansız gibi bir şey.
PTT’nin yöneticileri “bu kadar çok işi neden bu kadar az insana yaptırıyorsunuz?” diye sormak yerine “bu kadar paketi neden erken götürmüyorsunuz” diye soruşturma açıyor.
Evet o yazıyı yazıp, öğle yemeği bile yememiş, terden sırılsıklam olmuş buna rağmen yüzü gülerek bana postayı ulaştıran o dağıtıcıya ihalenin yıkılmasına neden olduğum için şimdi vicdan azabı çekiyorum.
O yazımla o gariban insanlara karşı günah işledim.
Aslına bakarsanız o günahın tek sorumlusu devlet adına bir şeyler yaptığını sanan bürokratlardır.
PTT, Türkiye’nin en güzide kurumudur.
Gelin görün ki, bu kurum eski PTT değil.
Bugün TRT’deki icraatı ile sadece muhalefetin değil iktidar partisinin bile tepkisini çeken İbrahim Şahin, PTT’nin ilk çivisini söken bürokrattır.
Tepedeki siyasetçiye şirin görüneceğim diyerek yapılan icraatlar, bugün taşeronlaşmayı getirmiştir. Bin kişi ile başlayan taşeronlaşmanın sayısı bugün 10 bine yaklaşmıştır.
Asgari ücretten biraz fazla ücrete çalıştırılan bu binlerce insanın iş güvencesi de yoktur.
Allah’tan ve kul hakkından korktuğunu her fırsatta dile getiren Başbakan, bu binlerce taşeron elemanı dağıtıcının sorununa el atmalı ve prensi(!) İbrahim Şahin’in açtığı o derin yaraları bir an önce sarmalı.