Futbolun AB'si de "yaptırım" dedi
Gücü, sahiden de bir diktatörü 41 yıl iktidarda tutmayı başarmaya yeter mi bilmem. Ama Salazar'ın minnetini sunarken de, Simon Kuper'in bunun üzerine bir felsefe kurarken de haksız olmadığını görüyorum;
Futbol sadece futbol değildir.
Vergilendirilmiş haliyle ayrı, kayıtdışı haliyle ayrı olmak üzere iki dev ekonomidir.
Subliminal mesajlar geçididir; vitrindir, sahnedir ve dahi bir gayrı nizami harp cephesidir.
Dünya siyasetinin, güç dengelerinin, dengesizliklerinin, eşitliğin, eşitsizliğin aynası; aksidir.
Bir tür "konjonktür" rehberidir.
Dolayısıyla, AB'nin -Barış Pınarı Harekatı'ndan dolayı- Türkiye'ye "yaptırım" tehditleri savurduğu ortamda, onun futboldaki karşılığı varsayabileceğimiz UEFA'nın da benzeri bir tutum sergilemesi -teoride skandal olabilir ama- kendi pratiğinde hiç şaşırtıcı değildir.
UEFA'nın adaleti dün çelişkilerini sıraladığım BM'nin adaleti kadar/gibidir.
***
Yüreklerimiz "Mehmet… Mehmet… Mehmet…" diye çarparken, amiyane tabirle "gaza mı geliyorum acaba" diye düşündüm ve UEFA'ya "Yuh arkadaş, bu kadar da olmaz" diye saydıran tribünlerdeki yerimi almadan önce bu işin "bir bilen"lerine başvurma ihtiyacı duydum.
Önce, "sahaya hakim" bir isimle, oldukça tecrübeli bir eski hakemle konuştum. "Ben bir Türk olarak, ülkemizin içinde bulunduğu ortamda asla böyle bir açıklama yapmam ama UEFA futbolu siyasetten, ırkçılıktan, terörden uzak tutmak üzere bu tip kararlar alabilir. Bütün dünyanın Türkiye'ye karşı olduğu bir konuda UEFA'nın eline böyle bir koz vermemek gerekirdi. Futbol dünyasını yöneten çeteler, Türkiye'ye dönük bir sempati oluşmasını istemezler. Avrupa bunu çok derin düşünür. Bizim de aynı derinlikte düşünmemiz ve politik davranmamız gerekirdi" dedi.
Gizlimiz saklımız yok biliyorsunuz, yüzüm düştü, "UEFA'ya karşı bütün milli bilenmişliğimizi törpülediğiniz için teşekkür ederim" dedim, müstehzi. Ama eklemeden de bitirmedim tabii:
- Aynı selamı, misal Irak'ın işgali sırasında bir İngiliz futbolcu, işgal ordusuna yollamış olsaydı UEFA aynı uygulamaya gider miydi?
"Gitmezdi" dedi.
Bu çifte standardın, samimiyetsizliğin ilanı kâfi.
***
Keza, başka ülke sporcularının, Avrupa'da oynanan milli maçlarda yaptıkları ve "soruşturmaya konu edilmemiş" asker selamı fotoğrafları paylaşıldı dün gün boyu…
***
İkinci olarak, konuyu uluslararası kurum ve kuruluşların işleyişine, yönetmeliklere, prosedüre hakim bir isme sordum.
Fransa Spor Bakanı ve Fransa Futbol Federasyonu Başkanı'nın günler öncesinden başlayan provokatif açıklamalarını hatırlattı ve "UEFA, bir soruşturma başlatacaksa, Fransız bakan ve federasyonun gerilim pompalamaya dönük açıklamalarını soruşturma konusu yapmalı. Ne maç öncesinde, ne maç sırasında, ne de maçtan sonra hiçbir olay yaşanmadı. Avrupa'nın dört bir yanından maçı izlemeye gelen Türkler, Fransızlarla yan yana oturdu, birlikte bayraklarını salladı, iki tarafı da alkışladı. Futbolcular nihayetinde insan. Yaşadıkları toplumun hassasiyetlerini taşıyor ve bunu gol sevinçlerine yansıtıyorlar. Bunun siyasete evrilmesi yanlış. UEFA en büyük problemi olan ırkçılıkla doğru düzgün baş edemezken, kurallarını Türkiye gibi ülkeler üzerinden uygulamasın. Daha geçen hafta Bulgaristan'da, İngiltere ile oynanan maçta siyahi futbolcular ırkçı saldırılara maruz kaldı. Çok büyük olaylar çıktı. UEFA'nın bu maçı iptal etmesi gerekirdi. Yapmadı. Manchester City ve Paris Saint Germain'e finansal fair play konusunda ceza vermesi gerekirdi. Ceza vermemek için aylar öncesinden talimatlarını değiştirdi. Daha çok örneği var; UEFA İspanya'ya, İngiltere'ye, İtalya'ya yaptırım uygulayamaz " diye konuştu.
Peki, yurt dışında, harekata destek verdikleri için cezalandırılan Türk futbolcuların durumu?
- Hukuksuzdur. Bu futbolcular, Uyuşmazlık Çözüm Kurulları'na başvurdukları takdirde, lehlerine neticelenir.
Oynadıkları ülkelerdeki kamuoyu baskısı?
- Merih, Juventus'un as oyuncularından biri. Bugün kadro dışı kalsa yarın Manchester United alır. Biz kişi kalitemizi yükseltirsek, duruşumuzu da kınayamaz hiçkimse!
Bunlara rağmen ceza verilir mi Türkiye'ye?
- Verilir. Para cezası verilecektir. Ama Türkiye bunu mutlaka bir üst yargı mercine, CAS'a taşımalı ve Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Müşavirliği çok iyi bir savunma hazırlamalıdır.
***
Sordum, soruşturdum velhasıl anladığım:
Türkiye, futbolun AB'sinden, "ordusuyla bir ve bütün olmak cezası" yiyecekse, futbol sadece futbol değildir sahiden de!