Fikri ve vicdanı hürlerin gazetesi
Yeniçağ, "Bugün ne yazarsak patronu memnun ederiz veya arkasındaki siyasî iradenin hoşuna gider?" diye düşünmeden yazdığımız, tam anlamıyla 'fikri ve vicdanı hürler'in gazetesi...
Şükretmiştim bu sütunda yıllar önce "İyi ki burada yazıyoruz" türünden... Ve ifadeye çalışmıştım: Ya 'yıldırımlar yaratan şirkin ahfadı' olsaydık? Ya da en rezil ricatlar bile elinde parlayan, en zelil çöküşler elinde kahramanlığa dönüşen tipler olsaydık?
Medyanın hâline bakın... Kaç kuruluş kaldı ki doğruya 'doğru' yanlışa da 'yanlış' derken kekelemeden, yutkunmadan, tereddüt etmeden konuşan, "Acaba siyasî irade nasıl karşılar?" diye kaygılanmadan davranan?
Yeniçağ bu anlamda istisnalardan birisi... En büyük fark, sadece okuyucuya ve vicdanımıza hesap veriyor oluşumuz...
Gazete bu farkın bedelini de ödemiyor değil...
***
Adâlet duygumuz, millete ve ülkeye olan sadâkatimiz ve vicdanımız neyi emrediyorsa vites büyüterek devam ettik... Zulme rızanın zulüm olduğunu bilerek, Allah'ın izniyle devam da edeceğiz...
Gazeteciliğin zor olduğu bir dönemden geçiyoruz... Korkuların ve gelecek kaygısının iradeleri esir aldığı, iftiraların havada uçuştuğu, gazetelerin ekonomik anlamda beslenme yöntemlerinin değiştiği son derece adâletsiz bir dönemden...
Ne büyük gurur ki, bu kirin pasın içinde sadece okuyucusunun ilgisiyle var olan bir gazete... Üzümün çöpü ve armudun sapını ayırmayan doymak bilmez medyatik iştahlardan uzak, kul hakkına riayet eden ve helâliyle büyüyen bir gazete... Ve en önemlisi, işi pişkinliğe vuranların değil, yanlış yaptığında yüzü kızaracakların gazetesi...
Vicdanımızla okuyucu arasındaki köprü bizim en büyük sermayemiz... Bizler burada kendimizi 'postacı' değil de 'gazeteci' hissettiğimiz için huzurluyuz ve okuyucularımız da bir yerlerde paketlenmiş mesajları değil de, özgür, bağımsız ve millî karakterli vicdanlardan gelen mesajları değerli buldukları için birlikteyiz...
***
Şimdi sıra Yeniçağ'ın rekabet gücünün daha da yükseltilmesinde... Çoğunluğun birbirine benzediği, renklerin azalarak grinin etrafında toplandığı medya dünyasında hür düşüncesin sesi Yeniçağ'ın önemi daha da arttı...
Siyasî ve diğer patronlara bir telefon kadar yakın, beyinlerini muktedirlere ciro etmiş ve onların talimatlarına 'tartışılmaz' gözüyle bakan medya dünyasının içinde Yeniçağ istisnasının daha da büyütülmesi millî bir mesele olarak görülmek durumunda...
Gazetedeki diğer yazar arkadaşlar bu konuyu gündeme getirdiler... Bunu gönül rahatlığıyla yaptılar... Çünkü hiçbirisi telefon talimatıyla yazan arkadaşlar değiller... Bu özgür platformun kıymetini biliyorlar ve Türk milliyetçiliğine hizmet yolunda gazetenin yüklendiği misyonun ağırlığının üzerlerinde olduğunun farkındalar...
Yeniçağ'ın "Gönder oradan iki trilyon" diyebileceği Süleymanları yok... "İki gazete alır mısın veya aldırır mısın?" diye gönlünü açabileceği vefalı okuyucuları var... Bu haksız rekabet ortamında, önümüzdeki süreç de düşünüldüğünde, bu türden dayanışmayla tirajı üç haneli rakamlara taşımak imkânsız değil...
Bizler irademize hiçbir ipotek konulmadan yazmanın gururu ve huzuru içindeyiz... Okuyucularımızla birlikte daha iyiye ve daha güzele yürüyeceğiz... Ne eğileceğiz, ne de kulaklara üflenen sufleleri dinleyeceğiz... Milliyetçiliğimizin ve hür düşüncemizin değişmeyecek kalesi Yeniçağ'ı her gün 2 tane alarak daha ileri taşıyacağız...