Evlere servis savaş yayını
Bizim ilkokul yıllarımızda sinemalarda 2. Dünya Savaşı'ndan kalma Amerikan haber filmlerini izlettirirlerdi. Siyah beyaz kopyalardaki amaç hem ABD propagandası, hem vakit doldurmaktı. Kahraman mütefikimizin(!) Pasifik adalarının her birine bayrak dikişi alkışlattırılırdı. Daha sonraları tüm salon ve yazlık sinemalarda kızılderililerin yuhalattırılması gibi. Kaledekileri kurtarmaya giden süvarilerin alkışlanması örneği.
Aradan epeyi süre geçti. Coni'nin kalleş, kızılderililerin mazlum olduğunu öğrenmeye başladık. Gözler yavaş yavaş açıldı.
Kore'de Türk askerini ön safta kullananlar yıllar sonra aynı şeyleri bulunduğumuz bölgede yapıyorlar. Taktik aynı; askeri malzeme ve gıda yardımı havuç gibi servis ediliyor. Tek farklılık ceplere konan dolarlar. Durum şimdilerde "Türklerin hassasiyetini anlıyoruz" yalanlarını yutmaz hale geldik. Aldatılmanın da sınırı vardı ve bu çoktan aşıldı. Bugün kaçınız hatırlıyor Muavenet Zırhlısı olayını. Bir ortak tatbikatta ABD muhribinden açılan ateşle gemimiz vurulmuştu. Askerlerimiz şehit edilmişti. Tuhaf olan, olayın Ermeni iddialarının ABD Senatosu'nda tartışıldığı günlerde olmasıydı. Bu bir tesadüf müdür? Tabi ki değildi. Diasporanın tezgahına yardımcı olmuşlardı.
Tanık olduğum
Bir NATO gezisinde bugünlere gelişin senaryosunu gözlerimle gördüm. Brüksel'de görevli ABD subaylarının ortada bıraktıkları -belki de kasten- haritalarda Türkiye 4 parçaydı. 2 büyük bölüme Kürdistan ve Ermenistan yazıları iliştirilmişti. Kuzey, Trabzon dahil Ermenistan'a verilmişti. Bazı doğu illeri Sivas dahil Kürdistan ilan edilmişti. Benzeşen örneklere pek çok gazetecimiz tanık oldu. Çıtları çıkmadı. Yıllar yılı bunlar görmezden gelindi. Tıpkı Ege'deki 18 ada ve kayalığı Yunanistan'a kaptırmamız gibi. Daha 5 gün önce Kardak'ta yaşanan sürtüşmeyi hatırlayın. Seversiniz, sevmezsiniz ama Tansu Çiller'in "O Yunan bayrağı oradan ya inecek, ya inecek" çıkışını unutmak mümkün mü?
Şimdiki durum
Üç tane Pentagon destekli çapulcu canları sıkıldıkça Kilis başta bazı kentlerimizi vuruyorlardı. Yetmedi kendilerine hudut çizmeye başladılar. Paçavralarını getirip burnumuzun dibine astılar. IŞİD'den farkları sadece kelle kesmemeleriydi.
Uydu savaşı
Naklen yayınlara gelince durum Körfez Savaşından farklı. Gelişen teknoloji ve çoğalan uydular, çarpışmaları evlere daha mükemmel taşıyor. Gördünüz Genelkurmay'daki merkezi. Bırakılan akıllı bombaların isabet istatistiği bir yana moda deyimle etkisiz hale getirilenlerin çetelesini tutabiliyorsunuz. Hani bir dönemin ünlü yabancı dergilerindeki fotoğrafları hatırlatıyor: "Bu nedir? Cevap; Uydudan çekilmiş bir insan kılkökünün görüntüsü"
Çağdaş yenilikler tamam. Üsstünlüğümüz, bu millete has inanç ve azim. Televizyonlarda izlerken konuşan bir astsubay gördüm. Bulunduğu araçtan konuşuyordu; "Allahın izniyle halledip döneceğiz" Önemli olan bu. Yürekli askerlerimizle arzulunan 30 Km'lik güvenli hattı kurarız.. Bu da birilerinin inşaya çalıştığı koridora tıkaç olur. Yeter ki şu anki milli birlik ve beraberliği kaybetmeyelim.. En azından bu işler hallolana kadar kavgayı keselim. Başbakan Binali Yıldırım'ın tutumunu takdirle karşıladığımı ifade etmeliyim.. Harekat öncesi Almanya'da bulunan Kemal Kılıçdaroğlu'nu arayıp bilgi vermesi çok şık durdu. Özlenen buydu. Neticede CHP Genel Başkanı adam yerine kondu.
Uzun soluklu
Görünen o ki Türkiye'nin operasyonu uzun soluklu olacak. Fırat'ın doğusu, Dicle'nin batısı temizlenmeden rahat etmeyeceğiz. Arada bugün müttefik gibi görülenlerin gazını almak da gerekmekte. Şu ana kadar vaziyet iyi. 2 kişinin hakkını vermek zorundayız. Biri Genelkurmay Başkanı Orgenernal Hulusi Akar. Diğeri MİT Müsteşarı Hakan Fidan. Moskova'da 4 ayrı satrancı çok iyi oynadılar. Şam'ın durumun bile orada ayarladılar.
Gevşeklik yok. Bir de içerideki hainleri ihmal etmeyelim. Tedbirlere devam. Dileğim mümkün olduğu kadar az hasarla bitirelim. Arslanların gazaları şimdiden mübarek olsun.
***
Tuzaklar ortaya çıktı
Bu arada Yard. Doç. Dr'lere tuzak kurulduğunu sadece ben yazdım. Tek başıma bırakıldığımı anlayınca gerçekten üzüldüm. Birtakım koltuk meraklısı öğretim üyelerinin engellemeleri deşifre oldu. Bazı cinler de arada bana "yanlış yazıyorsun" diye yükleniyor. Bunlara cevabım "Dumanı doğru tütsün" olacak. Kimileri de beni kendi saflarına çekmek gayretinde. Uzun uzun akıl veriyorlar.
Size herşeyin özetini çıkarmak istiyorum. Yardımcı Doçent Doktorların hakkını gerçekten savunan tek kişi Gökten Ay. Sadece AK Partililerin evet demesi mağduriyete son verecek. Diğerleri zaten ikna olmuş vaziyette.