Eski tabletler, yeni tabletler!
Milli Eğitim Bakanlığı her sene ilköğretim 5. sınıf ile lise 1. sınıf öğrencilerine tablet bilgisayar dağıtacak. Dağıtılacak tablet bilgisayarların adeti yaklaşık 2.5 milyon olacak.
Tablet bilgisayarlara, öğrenci hangi sınıfa devam ediyorsa o sınıfın ders kitapları yüklenecek. Haberler böyle..
“Tablet bilgisayar” ile eğitim denilince insanın aklına ister istemez, eski Sümer tabletleri geliyor..
4000 yıl önce, Sümerler’e ait çivi yazısı ile yazılmış tabletlerden birinde şu ifadeler vardır:
“Bizler, kökenimizi, tarihimizi, soyağacımızı, yaşadıklarımızı, yaptıklarımızı evlerimizin duvarlarına yazardık. İstila için gelenler, sağ kalanlarımızı esir alırken evlerimizi mutlaka yıkar, tabletlerimizi kırardı. Böylece, hayatta kalanların belleği ile sınırlı geçmişimiz de zamanla unutulur; birkaç nesil sonra, tarihi, uygarlığı ve kültürü ile bağları kopmuş, kim ve ne olduğunu hatırlamayan bir topluluk olarak kalırdık.”
Türkiye’de de tablet kırıcılığı ise Atatürk’ün ölümünden sonra, İsmet İnönü’nün başlattığı Yunan kültürüne dayalı eğitimle, 70 yıldır sürdürülmektedir.
Atatürk, Dil ve Tarih kurumlarını ve Türkiyat Enstitüsünü, zihinlerindeki tabletler kırılmaya yüz tutmuş olan Türkler’i kim ve ne olduğunu hatırlamayan bir topluluk olmaktan kurtarmak için kurmuştu. Türk çocuğuna, daha ilkokul ikinci sınıfta, Oğuz Kağan destanı okutuluyor ve Ziya Gökalp’ın Kızılelma şiiri ezberletiliyordu. Türk Medeniyet Tarihi derslerinde, bütün insanlık tarihiyle birlikte, Türkler’in Orta Asya’da, Çin’de, Hint’te, Anadolu’da, Avrupa’da, Tuna boylarında, Ön Asya’da, Mısır’da ve Ege havzasında kurduğu medeniyetler işlenirdi... Şimdi bunlardan kimin haberi var?
***
Bırakın eğitim politikalarını bir kenara, sadece müzik ve sinema ile Türk çocuğunun beyin hücrelerinde kırılan tabletleri düşünelim! Türklük tanımı her şeyden önce alplıkla erenliğin birbirine kaynaştığı bir ahlakın, bir kişiliğin adıydı. Türk-İslam ahlakından geriye ne kaldı? Nerede Türk edebiyatı, nerede Türk halk kültürü, nerede Türk sanatı, nerede Türk müziği, nerede Türk sineması, nerede Türk dili, nerede Türk düşüncesi? Bütün bunlar kendiliğinden mi yok olmaya doğru gidiyor zannediyoruz?
Bir taraftan eski tabletler kırılıyor, bir taraftan da yeni tabletlerle, Türk çocuğuna farklı bir kimlik veriliyor. Daha doğrusu kimliksiz bir nesil yetiştirilmek isteniyor. Oysa, Türklerin en büyük gücü, Türk olmaktan kaynaklanan kendine güven duygusudur..
***
Diğer taraftan Kur’an’da da Mücâdele suresinde bu tablet kırıcılarına dikkat çekilmiştir..
“Allah’ın kendilerine öfkelendiği bir kavmi dost edinenleri/onları işlerinin başına getirenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip durdukları halde yalana yemin ediyorlar. Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ne kötüdür onların yapmakta oldukları! Yeminlerini kalkan edinip Allah’ın yolundan alıkoydular. Küçük düşürücü bir azap var onlar için. Onların malları da çocukları da kendilerine, Allah’a karşı hiçbir şey sağlamaz. Ateş halkıdır onlar. Uzun süre kalacaklardır orada. Allah onları tekrar dirilttiği gün, size yemin ettikleri gibi O’na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklar. Dikkat edin, onlar yalancıların ta kendileridir. Şeytan onları kuşattı da Allah’ın zikrini/Kur’an’ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Mücâdile, 14-19)
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk diyor ki: “Kur’an, İslam’ın adını kullanan ama onu Kur’an dışı bir sömürge dini haline getiren siyasal İslamcılığın, Müslümanları Haçlı düşmanlarına nasıl, hangi gerekçeleri öne sürerek, hangi hüsranlar pahasına teslim edeceğini çok açık beyanlar halinde ve asırlar öncesinden bildirmektedir. Ve bildirmektedir ki, bu mandacı-Batıcı siyaset kadroları, esas itibariyle ne Haçlı Batı’dandırlar ne de Müslümanlardan. İkiyüzlülük ve takıyye siyasetleriyle, ’içlerinde saklı tuttukları emelleri’ni gerçekleştirmek üzere hem onlardan görünmekteler hem de Müslümanlardan.
Sonuç, Haçlı hizmetçilerinin hüsranı olacaktır ama Müslüman kitleler ve Türkiye de çok büyük bir hasara uğrayacaktır.”