Eski Mısır'daki biyolojik savaş ve corona virüs!
Corona virüs salgınının biyolojik savaş sonucu ortaya çıkıp çıkmadığı konusu geçiştiriliyor. Bütün dünyaya suçlu olarak yarasa ve yılan gösteriliyor!
Biyolojik savaş, insanlar toplum düzenine geçtiği andan itibaren vardır. Öyle ki kutsal kitaplarda da geçer.
Kur'an'da konuyla ilgili iki ayet vardır:
"Andolsun ki biz, Firavun ve çevresini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık." (Araf Suresi: 130)
"Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik. Yine büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular." (Araf Suresi: 133)
***
Tevrat'a bakacak olursak, Eski Ahit'in "Mısır'dan çıkış" bölümünde Kur'an'da geçen afetler ayrıntılarıyla belirtilir.
Tevrat'a göre Firavun ve onun kurduğu devlet düzeni üzerine önce kan belası gönderilmiştir. Musa elindeki değnekle Nil'in sularına vurmuş, sular kana dönüşmüştür. Bütün balıklar öldüğünden nehir leş kokmaya başlamış, bütün su birikintileri, tahta ve taş kaplardaki sular bile kana dönüşmüş, Mısırlılar susuz kalmıştır.
Yedi gün sonra, Musa, Firavun'a gitmiş, "eğer halkın bana inanmasını önlemeye devam edersen, bütün ülken kurbağalarla dolup taşacak" demiştir. Nil, kurbağalarla dolmuş, taşmış, nehirden çıkan kurbağalar, firavunun sarayına, yatak odasına, yatağına kadar ve evlerdeki hamur teknelerine kadar her yeri istilâ etmiştir.
Firavun, Musa'nın belayı ortadan kaldırmak için dua etmesine razı olmuş, ancak kurbağalar çekildikten sonra da bildiği gibi yaşamaya devam edince bu defa Mısır'daki yerin bütün tosu sivrisineğe dönüşmüştür. Bütün insanların ve hayvanların üzerini sivrisinekler kaplamıştır!
Yine Mısırlılar'ın evleri ve üzerinde yaşadıkları topraklar at sinekleriyle dolup taşmış, Mısırlıların bütün hayvanları ölmüş, İsraillilerin hayvanlarına ise hiçbir şey olmamıştır.
Bu da yetmeyince ülkenin her yanındaki insanların, hayvanların bedenlerinde irinli çıbanlar çıkmış, açıktaki insanların ve hayvanların üzerine aniden iri taneli dolu yağmış ve hepsi ölmüş, bitkiler de mahvolmuştur. İsraillilerin yaşadığı Goşen bölgesine ise dolu düşmemiştir.
Keten ve arpa mahvolmuştu; çünkü arpa başak vermiş, keten çiçek açmıştı. Ama buğday ve kızıl buğday henüz bitmediği için zarar görmemişti. Bunun üzerine bütün ülkeyi çekirge sürüleri kapladı. Doludan kurtulan ürünleri ve bütün ağaçları yedi bitirdi.
Musa'nın duası üzerine Mısır üç gün koyu karanlığa gömüldü. Üç gün boyunca kimse kimseyi göremez, yerinden kımıldayamaz oldu. Yalnız İsraillilerin yaşadığı yerler aydınlıktı.
Ve tahtında oturan firavunun ilk çocuğundan, değirmendeki kadın kölenin ilk çocuğuna kadar, hayvanlar dahil Mısır'daki bütün ilk doğanlar öldü.
Musa, İsrailoğullarına, "herkes bir kuzu alsın, 14 gün besleyip kurban etsin sabaha kadar yesin bitirsin" dedi. Buna "fısıh bayramı" denildi. Evlerdeki maya ortadan kaldırıldı. Yedi gün mayasız ekmek yediler. Buna da mayasız ekmek bayramı denildi.
Sonunda İsrailliler, ordular halinde Mısır'dan çıkarıldı. Gitmeden önce Mısırlılardan altın gümüş, eşya ve giysi almışlardı. Karşılığını vermeden giderek Mısırlıları soymuş oldular. (Bu anlatımları, Tevrat'tan özetledim.)
***
Tevrat'ta anlatılan, Kur'an'da da doğrulanan bütün bu olaylar, tarihte yaşanmış gerçekler ise uluslararası ilişkiler, biyolojik savaşla başlamıştır denilebilir.
Öyleyse, belâ el yıkamakla, ağzını tuzlu suyla çalkalamakla savuşturulacak boyutlarda olmayabilir! Zaten Yemen'den dört ay önce çıkan çekirge sürüleri Etiyopya, Kenya, Uganda, Tanzanya ve Somali'de tarım alanlarını ve otlakları istilâ etmişti. Şimdi Türkiye'ye giriyorlar!
Sorunu çözmek için doğru tanımlamak gerekir. Hatırlatayım dedim.