Ermiş kişi niyetine siyasi dolandırıcılık
Ankara’da 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir dava, Türkiye’nin siyasi fotoğrafını da çekiyor.
İddiaya göre Melek ve Celal Kaplan ile çocukları Bektaş Kaplan, kendilerini “Hz. Muhammed’in kızı Zöhre” olarak tanıtarak, Kadriye Erseven ve kızı Suna Özhan’ı 6 yıl boyunca haraca bağladı.
Kadriye Erseven, karar duruşmasında “Melek Kaplan kendisini ‘Hz. Muhammed’in kızı Zöhre’ olarak tanıttı ve daha sonra bu dünyadan vazgeçerek, bütün malvarlığımızı kendilerine teslim etmemizi istedi. 6 sene boyunca aylığımı aldılar. İki defa bankadan para çektim. Üç tarlamı, bir çayırımı yediler. Yediler, içtiler, babamın topraklarını aldılar” diye ağladı.
Kadriye Erseven’in kızı Suna Özhan da “Annem bana, ‘Sen bunların kim olduğunu biliyor musun?’ diyordu. Nasıl olduğunu bilmiyorum, bir süre sonra ben de inandım. İnanmakla hata yaptım. Verdiğim para 15 bin TL’yi bulur, belki de geçer. Dini duygularımızı sömürdüler” dedi.
Mahkeme, 3 sanığı da “dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçlamasıyla 6’şar yıl hapis ve adli para cezasına çarptırdı.
***
Başka bir haber ise şöyle:
“Devlet Personel Başkanlığı, bazı art niyetli kişiler tarafından başkanlığın adı kullanılarak ve sahte evrak düzenlemek suretiyle, vatandaşlara kamu kurumları emrine memur olarak yerleştirildiklerini bildiren belgeler gönderildiği konusunda uyarıda bulundu.
Duyuruda, ‘Bu suretle memur adaylarından menfaat temin edildiği yönünde belgelerle şikayetler bulunmaktadır’ denilerek bu tür dolandırıcılıklara itibar edilmemesi istendi!”
Benzer vakalar Türkiye’de her an yaşanmaktadır.
Ortada kandıranlar varsa kandırılanlar da vardır. Peki bunun sebebi nedir? Görüldüğü gibi insanlarımız sadece dini duyguları sebebiyle kandırılmıyor. “Memur olarak atandınız” diye de kandırılabiliyor!
Demek ki kandırılan insanlarımız
haksız menfaat edinmeye meyilli! Tabii bir ülkede rüşvet ve iltimas, bir baltaya sap
olmanın birinci şartı olursa, vatandaş da hukuk ve ahlâk dışı yollara başvurur ama sosyologlar, Türk insanının bu kadar kolay kandırılmasının bilimsel sebeplerini ortaya çıkarmalıdır.
***
İşte Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Anayasa değişikliği teklifindeki temel hedefin, demokrasinin standartlarını yükseltmek, Anayasada var olan hakları güvence altına almak, siyaset alanını genişletmek, hukukun üstünlüğünü tesis etmek olduğunu ileri sürüyor.
Çiçek, “Bu düzenlemeler yasalaştığında Türkiye başka Türkiye olacak. Türkiye’nin siyaset alanı genişleyecek. Demokrasinin nimetlerinden insanlar daha fazla istifade edebilecek. Hak ve özgürlüklerin kullanılması daha kolay hale gelebilecektir. Meclis’ten geçmezse milletimize gideriz, milletimiz bugüne kadar hep doğru karar verdi. İnşallah bu konuda da doğru karar verecektir. Biz buna inanıyoruz” diyor.
Tayyip Erdoğan da hukuk devletini ve hukukun üstünlüğü anlayışını katleden Anayasa değişikliği paketini, “ileri demokrasiye geçiş” olarak sunuyor.
Ne de olsa halkın bir bölümünü, “Tayyip, Allah yolunun bekçisidir. Tayyip’i üzmek Allah’ı üzmektir. Sevenlerini üzmek de aynıdır” şiirleriyle ikna etmiş durumdalar!
Ne farkı var bu tutumun, kendisini Hz. Muhammed’in kızı olarak tanıtmaktan?
Birinde para alıyorsun, diğerinde oy!
İkisi de aynı kapıya çıkmıyor mu?