Ermeni ve Kürt açılımlarının asıl hedefi nedir?

İşadamı Nevzat Demir, iki gün arayla önce babasını sonra annesini kaybetti. Türk sinemasının usta yönetmeni Halit Refiğ’in cenazesi kaldırılmadan, gazeteci-yazar Ergun Göze’nin vefat haberi geldi. Yusuf Demir’in cenaze namazında, imam, musalla taşını göstererek “Herkes buraya gelecek” gibi bir söz söyledi, ardından “Her can ölümü tadacaktır” ayeti ile ifadesini düzeltti. Öyle ya herkese musalla taşı da nasip olmuyor.
Her ne kadar Yahya Kemal, “Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor, Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor” demiş olsa da ateş düştüğü yeri yakıyor.

* * *

Yusuf Demir’in cenazesinde eski Başbakan Yıldırım Akbulut ile selâmlaştım. Turgut Özal, Birinci Körfez Savaşı’na Türkiye’yi katmak için elinden geleni yapıyor, Musul-Kerkük’ü hedef göstererek kamuoyunu hazırlamaya çalışıyordu. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Özal’ın baskıları karşısında yazılı emir istiyor, Akbulut da bu emri imzalamıyordu.
Şayet o gün Yıldırım Akbulut da Kerkük-Musul hevesine kapılsaydı, Türkiye bugün Güneydoğu’yu kaybetmiş olacaktı. ABD, İngiltere ve İsrail, bugünlerde yarım kalan işlerini tamamlamaya çabalıyor. Ermeni açılımının Kürt açılımı ile parelel sürdürülmesinin sebebi budur. Irak savaşının asıl hedefi, oğul Bush’un söylediği gibi Türkiye’yi cephe ülkesi haline getirmekti. Türkiye cephe ülkesi olunca, 60 binden fazla Amerikan askeri de Mersin’den Hakkari’ye kadar uzanan topraklara yerleşecek bu arada Trabzon ve Samsun limanları ile önemli hava üslerini de işgal edecekti. Böylece şer koalisyonu, Kafkasya, İran ve Orta Asya’ya Türkiye üzerinden gerecekti.
Olmayınca Türkiye’yi çözmek için önce Irak Kürtleri’ni sonra Türkiye Kürtlerini “Kürt açılımı” ile kullanmayla karar verdiler.

* * *

Ya Ermeni açılımı? Yeteri kadar mesafe almış olmalılar ki, araya Ermenistan’ı da katarak B planını uygulamaya başladılar.
Mahiye Morgül, “Bir zamanlar tanıştığım bir Ermeni, ‘Doğu’yu hele önce Kürtlere versinler, onlardan almamız kolay. Onun için biz şimdi PKK’yi destekliyoruz’ demişti” sözleri ile sürecin ne anlama geldiğini özetliyor:
“İsviçre’de imzalanan şeyle bunun ne ilgisi var diyeceksiniz. Eğer Kürt açılımında nereye geldiklerine bakarsak görürüz. Örneğin, Cumhuriyetin tasfiye anayasası YÖK içerisinde toplantılarına başlamak üzeredir.
Dönelim masada aldıkları şeye; ‘Osmanlı tapu kayıtlarını açmaya söz verdik, değil mi?’ diyecek Mavi Elbiseli ABD’li Yahudi bayan? (Hillary Clinton)
‘Terk edin veya tazminat verin!’
Kürt köylüsü Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvuracaktır, mahkeme kimden yana karar verecek, cevabı bellidir.
Mavi’ler Doğu Anadolu’yu insansız istiyor! Ne Ermeni, ne Kürt, ne Türk!”
Bu sebeple, Kürt kökenli vatandaşlarımız dahil, herkes Ermeni açılımı ve Kürt açılımlarının paralelliğini ve süreç tuzağını görmeli; sağduyu ile hareket etmelidir.


----------------------------------------


Korsan kitap ve CD’ler ne olacak?
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül aradı, Antalya’daki “Telif hakları ihlallerinin önlenmesinde uygulama sorunları” konulu seminerde, “Korsanla mücadelede ele geçirilen malzemeler imha edilmek yerine satılarak özellikle emniyet mensubu arkadaşlara ödenecek ikramiyelere katkıda bulunulabilir. CD’ler, araç farı yapımında, kitaplar da geri dönüşümle kağıt fabrikalarında değerlendirilebilir” dediğini belirtti.
Buna bizim de bir itirazımız yok, hatta destekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları