Ermeni tuzağına karşı Başbuğ'un Kürt politikası!
ABD, yaklaşık 91 yıl önce, Wilson prensipleri gereğince kurduramadığı Ermenistan ve Kürdistan devletlerinin mevcut çekirdeklerini, şimdi bizzat Türkiye’yi yönetenler eliyle büyütmeye çalışıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bunca teminatına ve “Karabağ işgali sona ermeden Ermenistan sınırı açılamaz” demesine rağmen Türk Dışişleri Bakanlığı’nın, Ermenistan Dışişleri Bakanlığı ile aynı anda ve gece yarısı “Müzakerelerde anlaşmaya varıldı” şeklinde açıklama yapması bu cümledendir.
İnal Batu’nun, “Bu açıklama, sözde soykırımı günü olan 24 Nisan’da Obama’nın yapacağı konuşmada soykırım ifadesini kullanmaması için atılmış bir adım. Demek ki bu yönde bir duyum aldılar ve bu açıklamayı yaptılar. Açıklama bir çırpınış niteliği taşıyor” sözleri de acizliğin ne boyutta olduğunu gösteriyor.
* * *
I. Dünya Savaşı’nın bitimine yakın bir tarihte dünyaya yön verecek politikalar izleme kararı alan ABD Başkanı Thomas Woodrow Wilson, 8 Ocak 1918’de, barış görüşmelerine temel olacak 14 prensip açıkladı.
“14 Nokta Prensipleri” nden 12’ncisi Osmanlı toprakları ile ilgiliydi.
“Manda” nın kavram olarak Türkiye ve Türkler’in gündemine girmesi de bu dönemde oldu. “Wilson Prensipleri Cemiyeti” isimli bir örgüt bile kuruldu.
5 Aralık 1918’de Halide Edip (Adıvar), Yunus Nadi (Abalıoğlu), Ahmet Emin (Yalman), Dr. Celal Muhtar, Velit Ebüzziya, Ali Kemal, Celal Nuri, Necmettin Sadık (Sadak) ve Mahmut Sadık imzaladıkları bir mektupla ABD Başkanı Wilson’a başvurup Amerikan mandası istediler.
Başvuruya göre azınlık hakları güvence altında olacak, önemli bakanlıklara Amerikalı müsteşarlar atanacaktır. Amerikalı bir baş müsteşarın başkanlığında toplanacak olan Müsteşarlar Kurulu, kesintisiz reformları yapacaktır. Tıpkı AB uyum yasaları gibi! Polis ve jandarma da emekli bir Amerikalı generale bağlanacaktır.
Bu mektuptan beş ay sonra, Mayıs 1919’da bu kez üç asker İstanbul’daki Amerikan kuruluna başvurarak ABD mandası istedi: Sadrazamlık, genelkurmay başkanlığı, harbiye nazırlığı yapmış olan Ahmet İzzet Paşa (Furgaç), yine eski genelkurmay başkanlarından Cevat Paşa (Çobanlı) ve Çürüksulu Mahmut Paşa.
* * *
ABD Başkanı Wilson, Anadolu’nun doğusunda bir Ermenistan ve Kürdistan kurulmasını istiyordu. Zaten, bu kararlar, daha sonra Türkiye’yi parça parça eden Sevr Andlaşması’na da geçirildi.
Mustafa Kemal Paşa, Kürtlerin özellikle İngilizler tarafından kışkırtılmaya çalışıldığını görmüş ve gerekli tedbirleri almıştı.
Wilson prensipleri, Mustafa Kemal Paşa tarafından Kürtleri de kapsayacak şekilde bütün Türk Milleti’nin kendi kaderini tayin hakkına dönüştürüldü.
O günlerde, Kürt aşiretlerinin Lozan’a “Bizim ayrı gayrımız yoktur, aynı milletin evlatlarıyız” diye telgraf çekmesi, Türkiye’nin Wilson tuzağına düşmesini önlemiş oldu. Mustafa Kemal Paşa, Wilson ilkelerini kabul ediyor; Türk Milleti’nin etnik parçalar halinde değil, bir bütün olarak bu hakkı kullanacağını dünyaya ilân ediyordu.
Bugün Genelkurmay, aynı oyunun oynandığını görmüş ve tedbirlerini almaya başlamıştır. Başbuğ’un politikası, umarım devlet politikası olur!
* * *
Şimdi Türkiye Kürtleri, ABD güdümlü Ermenistan ve Kürdistan tuzaklarına karşı yine Türklerin yanında yer alacaktır. Çünkü onlar, tarih boyuna Türk şemsiyesi altında var olmuştur. Çünkü, onlar, taaa İskitler döneminde, milattan 700 yıl önce, destanlarda Oğuz Han diye bildiğimiz komutanın, Mısır’a kadar uzanan seferlerinde, bu bölgede serdengeçti olarak bıraktığı bir Türk kolunun, bugünkü torunlarıdır. Dillerinde üçte bir oranında bulunan eski Türkçe kelimeler bunun delilidir. İnanmayanlar açsın Heredot tarihini ve Reşidettin’i okusun.
Bugün de İzzet Paşalar var olabilir ama Mustafa Kemal Paşa’lar da var; kimse unutmasın!