Ergenekon'un kaplumbağası!
Orman içinde bir gölde şen şakrak bir hayat süren kurbağaların düzeni bir gün bozuluvermiş. Kara bir kuş her gün göle dalış yapıyor ve bir kurbağayı alıp gidiyormuş. Kara kuş her gün bir kurbağa yedikçe daha da irileşiyormuş. Kurbağa ailesinin gittikçe azaldığını gören akil kurbağalar, bir toplantı yapmış ve göl kıyısında 150 yıldır sessiz sakin bir hayat sürmekte olan kaplumbağaya danışmaya karar vermiş.
Kaplumbağa, akil kurbağaları dinledikten sonra, “Yapacağınız şey çok basit. Kara kuşu gökyüzünde hissettiğiniz an birbirinizin koluna girin, kenetlenin, hepinizi birden kaldırıp götüremeyeceği için, ilk kaptığı kurbağa da kurtulur!” demiş.
Kurbağalar korku içinde kara kuşun gelmesini beklemiş. Kara kuş inişe geçince hemen birbirlerine sarılmışlar. Fakat o da ne! Kara kuş, devamlı kanat çırparak, birbirlerine kenetlenmiş durumdaki kurbağaların hepsini kaldırıp götürmeye başlamış. Öyle ki gökyüzünde bir zincir oluşturmuşlar. En arkadaki kurbağa, durumu seyretmekte olan kaplumbağaya seslenmiş:
-Kaplumbağa ağabey, hani birbirinize kenetlenirseniz, kara kuş sizi götüremez diyordun. Baksana hepimizi götürüyor.
Kaplumbağa cevap vermiş:
-Ulan 150 yıldır vırak vırak diye kafamı ütülediniz. Oh olsun size!
* * *
Demek ki, “Vatan elden gidiyor, birleşin, benim derneğime üye olun” diye milletin iyi niyetli, temiz çocuklarının isim ve adreslerini kayıt altına alanlar, aslında kara kuşa hizmet ediyormuş.
Biz son 6-7 yıl içinde bu sütundan herkesi uyardık. Kurulan derneklerin hiçbirinin güvenilir olmadığını, bu durumda en iyisi insanların kendi illerinde çok güvendikleri insanlarla bir araya gelmeleri olduğunu, aksi halde istihbarat operasyonlarında kullanılacaklarını, sonuçta da suçlu ilan edilebileceklerini, bir kadro tasfiyesi planlanmakta olduğunu ifade ettik. Ayrıca telefonla bize fikir soranlara da hiçbir gruba girmemelerini tavsiye ettik.
Peki biz bu kanaate nereden varmıştık?
Ankara’da Anıtkabir’deki bir eylemde, bazı gençlerin “ordu göreve” pankartları taşıdığını görünce, yeni kurulan bütün siyasi yapılanmaları kendi internet sitelerinden, dergilerinden, basına açık toplantıları hakkındaki kendi yayınlarından, gazeteci gözüyle incelemeye başladık. Hemen hepsinin içinde, karanlık kişiler vardı!
Gerçi, kitleleri kirletecek zamanları olmadı ama sonuçta milletin en aktif unsurlarının isim ve adreslerinin internet üzerinden bütün istihbarat servislerine sunulması için kullanılmış oldular!
* * *
Şimdi deniliyor ki, “Bugünkü operasyonlar, Amerikancı Gladio’nun tasfiyesidir.”
Keşke öyle olsa! Eğer öyleyse benim açımdan hiçbir sorun yoktur.
Fakat, tasfiyeyi yapan, Gladio’nun kendisi ise ne yapacağız?
Danıştay saldırısı, Hırant Dink ve Santoro cinayetleri, Malatya’daki misyoner cinayetleri gibi olaylar ile Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi aydınların öldürülmesi hâlâ aydınlanmış değildir.
Bu olayları, toptan Ergenekon dedikleri çevrelere yıkmak da bir Gladio operasyonu olabilir.
Böylece ABD, Türkiye’de dikensiz bir gül bahçesi bulabilir!
Kaplumbağanın oyununa gelmemek gerekir!