Ergenekon kumpasındaki kedicikler
Benim de sanığı olduğum Kumpas davası olan "Ergenekon"un Perşembe günü duruşması vardı. Kumpas davası hakkında 30 Kasım 2018 tarihinde savcı mütalaasını vermiş ve "Böyle bir örgütün varlığı kanıtlanamadı" demişti.
Gözaltına alındığım 23 Eylül 2008 tarihinden bu yana tam 10 yılı aşkın bir süre geçti.
Her duruşmada bu davanın kumpas olduğunu haykırdık. Sonunda doğru ortaya çıktı ve sanıkların büyük bölümü için beraat istendi.
Kurt kışı geçirmesine geçirir de yediği ayazı unutmaz...
Bu dava bizlerin şahsına değil Türk Ordusu ve Türk Milletinin şahsına açılmış bir kumpas davasıydı.
Yaşadıklarımızı, yaşatanları asla unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu da böyle bilinsin.
Kumpas davalarında can veren Yarbay Ali Tatar'ın, Kuddusi Okkır'ın, İlhan Selçuk'un, Türkan Saylan'ın, Berk Erden'in, Engin Aydın'ın, Murat Özenalp'in, Cem Aziz Çakmak'ın ahları bu kumpası kuranların üzerindedir.
Bu kumpasta yer alan herkesin ifşa edilmesi hukuk önünde bedel ödetmekten ziyade Türk ordusuna ve Türk milletine kurulan kumpasın kimler tarafından, hangi ülke ajanları ve gizli örgütleri ile birlikte düzenlendiğinin ortaya çıkarılması tarihî bir zorunluluk.
Ajanlar ve gizli örgütlerden bahsetmişken...
Dava süreci boyunca ilgiyle takip ettiğim ve son dönemlerde adını sıkça duyduğumuz Adnan Oktar ve Kedicikler ile ilgili kumpas davasında tutuklanan Serdar Öztürk'ün iddialarından bahsetmek isterim sizlere.
Ama önce şu bilgiyi hatırlamakta fayda var!
Adnan Oktar grubuna, geçen Temmuz ayında bir operasyon düzenlendi. Operasyon sonucunda "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, çocuğun kaçırılması veya alıkonulması cinsel taciz, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, siyasi ve askerî casusluk, dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık" gibi bir dizi iddialar gruba yöneltildi.
Gözaltına alınan kişilerin çoğu tutuklandı.
Benim dikkat çekeceğim kısım ise davanın nedenleri arasında bulunan "siyasi ve askerî casusluk" iddiası.
Şimdi...
Dönelim Ergenekon kumpasına.
Serdar Öztürk, tutuklanmadan önce yine aynı davada tutuklu bulunan Emekli Albay Levent Göktaş'ın avukatıydı. Bürosunda, "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın ıslak imzalı belgesi bulunduğu iddiasıyla tutuklanmıştı.
Mahkemedeki savunmasında, Adnan Oktar'a yakınlığıyla bilinen Ayşegül Hûma Babuna ve Aylin Atmaca isimli kadınların bürosuna gelmesinden sonra bu komploya maruz kaldığını anlatmıştı. 4 yıl tutuklu yargılanan Öztürk ile Babuna ve Atmaca birbirlerine karşılıklı iftira davası açmıştı. Neydi o iddialar?
Hemen hatırlatalım;
Avukat Serdar Öztürk, F Tipi polislerin kendilerine kumpas kurduğunu, bazı operasyonlarda Adnan Oktar'ın kızlarını kullandığını ileri sürmüştü. Öztürk, Babuna ile Atmaca'nın bu sebeple ofisini sahte isimle arayıp kendisini avukat olarak tutmak istediklerini, görüşme sonrasında ise tutuklandığını iddia etmişti.
Daha önce Oktarcılarla davalık olan Öztürk şunları söylemişti;
"3 ay önce Emniyet'ten, Adnan Oktar ve cemaati hakkında İsrail'le olan bağlantılarını istediler, telefon kayıtlarını ve numaralarını verdim. Askerî casusluk yaptıklarını düşündüğümü söyledim. Gerekçelerini, nedenlerini, somut olguları anlattım. Bilgi verdim, elimdeki delilleri istediler, ben de söz konusu kişilerin askerî casusluk yaptıklarını, 'Ergenekon Soruşturmaları' sürecinde Fethullahçılar'la ortak hareket ettiklerini, Fethullahçılar'ın hedef seçtiği kişilerin evlerinde ve iş yerlerinde söz konusu kadınlara keşif yaptırıldığı dolayısıyla cemaatin aynı zamanda bir casusluk teşkilatı olduğunu, Adnan Hoca'nın da bu kişilerle birlikte hareket ettiklerini, İsrail tarafından finans edildiklerini, İsrail'de hahamlarla yakın ilişkilerinin olduğunu, MOSSAD'ın hahamları bu tip operasyonlarda kullandıklarının bilindiğini anlattım."
Aydınlık Gazetesinin 11 Aralık 2014 tarihli haberi aynen şöyle:
"Adnan Oktar'ın kedicikleri olarak bilinen kadınların F-tipi polisler ve üst düzey cemaat yöneticileri ile sıkı irtibat içinde olduğu ortaya çıktı. Oktar'la birlikte program yapan Ayşegül Babuna ve Aylin Atmaca'nın; F-tipi emniyet müdürleri ile çok sayıda görüşme yaptığı HTS kayıtları ile belgelendi. Telefon görüşmelerinin gerçekleştiği 2009 yılında; Babuna ve Atmaca'nın ziyaret ettiği isimler Ergenekon operasyonları ile bir bir tutuklanmıştı. Avukatlar Levent Göktaş, Hüseyin Buzoğlu, Necdet Okçu ve Serdar Öztürk; Babuna ve Atmaca'nın ziyaretlerinin ardından tutuklanan isimler. Avukat Öztürk'ün açtığı davaya gönderilen HTS kayıtları bütün trafiği ortaya döktü. Oktar'ın kedicikleri; 2009 yılında Ergenekon operasyonlarını yöneten Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse ile irtibat halindeydi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanı Bekir Akarsu da kediciklerin görüştüğü kişilerden. Köse de Akarsu da F-tipi polislere yönelik operasyonlarda tutuklandı. Babuna ve Akarsu ile görüşenler arasında tertiplerde yönlendiren Emniyet İstihbarat Dairesi'ndeki Tamer ve Murat isimli amirler de dikkat çekiyor. Aynı dönemde cemaatin üst düzey imamı Ş. A. T.'nin kediciklerle görüşmeleri de HTS kayıtlarına girdi."
Serdar Öztürk'ü ziyaret eden Babuna ve Atmaca aynı zamanda Selahattin Önkibar'ı da ziyaret etmiş ve Önkibar da bunu köşesine taşımıştı.
Haksız ithamlar ve suçlamalar ile ilgili yıllardır yargılanan ve ceza alan biri olarak, insanlar hakkında suç isnat etmekten imtina ettim.
Her zaman edeceğim de...
Avukat Serdar Öztürk'ün tüm iddiaları yargıya intikal etmiş ve öğrendiğimize göre Babuna ve Atmaca'nın avukatları FETÖ irtibatları hakkında susma hakkı kullanmış.
Ama yine de sormakta fayda var;
Ayşegül Babuna ve Aylin Atmaca iddia edildiği gibi kumpas davalarının öncü ajanları mıydı?
FETÖ firari sanıkları ile irtibatları var mıydı?
Bu iddiaların üzerine ciddiyetle gidilip gerçekler aydınlatılmalı. İddia edildiği gibi Adnan Oktar ve grubunun Ergenekon davaları ile bağlantısı, aldıkları yurt dışı yardımlar, yurt dışı bağlantıları ifşa edilmeli.
Edilmeli ki...
Türk milleti bu kumpası kuran herkesi öğrenmeli ve ezberlemeli.