Ergenekon bahanesiyle Türk'ten intikam alanlar!

Manisa’da “AİHM kararlarında adil yargılama” konulu bir toplantı düzenlendi. Türkiye’nin bunca hukuki tecrübeden sonra, hâlâ adil yargılamayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından öğrenmeye çalışması ne acı. Fakat, hukuka aykırı öyle uygulamalar oluyor ki, hukukçuların başka çaresi kalmıyor.

AA’nın haberine göre Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, son dönemde ceza hukukunda “lekelenmeme hakkı” diye bir kavram ortaya çıktığını ifade ederek, şöyle dedi:
“Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, makul süre içerisinde yargılama hakkı diye bir şey ortaya koymuş. Bunları biz icat etmedik. Bunları söylemek, arkasında durmak mecburiyetindeyiz, ama el insaf. Bunları ortaya koyduğumuz zaman, bizi kimi çeteleri savunan, kimi karanlık odakları savunan, kimi derin devleti savunan gibi hiç aslı astarı olmayan iddialarla suçlamak en azından insafla bağdaşmaz. Türkiye’de kim suçluysa, suç işlemişse, kim bu ülkenin ağzının tadını bozacak eylem ve davranışlar içerisine girmişse, kamu adına, genel ahlak adına güvenlik güçleri, bağımsız yargı onun yakasına yapışsın, ama bir koşulla, ilkelere uygun, hukuka uygun, kitaplarımızda yazan usule uygun bir biçimde.”
İşte hukukçu tavrı budur.

***

Özok, “sabahın dört buçuğunda” birisinin evinin kapısının polisler ve televizyon kameraları ile açılmasını hükme bağlayan bir belge olmadığını belirterek, “Bana belge gösterin. Kimileri bizim bu söylemlerimizi günü birlik politikalarla, basit yaklaşımlarla söylediğimizi belirtiyor, asla değil. Böyle algılayanlar bir gün bu ve benzeri savunmalara ihtiyacı olduğu zaman yine bunları söyleyeceğiz” dedi.
Özok yargısız infazlardan bahsederken de “Hele bir medya var, Allah bizleri korusun. Bir insanın tutuklanmış olması o suçtan dolayı mahkûm olması demek değildir. Bunu hepimiz biliyoruz ve birilerine anlatmak mecburiyetindeyiz. Ama insanlar, birileri daha mahkûm olmadan ezmek, birilerinin burnunu kırmak, burnunu sürtmek gibi çok ilkel duygularla hareket ediyor. Son derece tehlikelidir” diye konuştu.

***

Özok’un medyadan çektiği “ezmek”, “burnunu sürtmek” gibi fotoğraflar, nazik tespitlerdir. Medyada tam bir linç kampanyası vardır! Ve zannediliyor ki, bu tutum geniş kitlelerin tutumudur. Hayır öyle değil. Benim tespitim şudur:
Medyada, Türk kimliğinden, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden nefret eden bir kesim türedi. Bunlar Türkiye’yi çökertmek isteyen bir kısım sermaye tarafından beslendikleri için artık her alanda varlık gösteriyor, özellikle internet ortamında hukuki takip imkânının fiilen sınırlı olmasından da faydalanarak, sadece şüpheli veya sanık durumunda olanlara değil, milli değerleri içtenlikle savunan herkese karşı tam bir lekeleme operasyonu sürdürüyor, aslı astarı olmayan iddiaları, iftiraları, hakaretleri, okur mektubu altında yayımlıyorlar. Bu tutumlar, istatistik verileri de değerlendirilirse görülür ki Türk toplumunda cinayet sebebidir!
Fakat adamlar, bu saldırı ile Türk devletini ve Türk kimliğini çökertemezlerse, sürecin tersine döneceğini, artık bu toprakları terk etmek zorunda kalacaklarını da gördükleri için her türlü çirkefliği mübah görüyor!

Bunların arasında bir zamanlar adam yerine koyduğunuz kişiler olması da hüzün verici.
Meğer içlerinde Türk kavramına karşı ne büyük bir kin, ne büyük bir intikam duygusu varmış!
Yaptıklarının hesabı elbette hukuk çerçevesinde sorulacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları