Erdoğan’ın tahammülü!
Türkiye geçen yıl yapılan genel seçime büyük bir ekonomik krizle girdi.
Bu kriz Cumhuriyet tarihinin en ağır kriziydi.
Her şeye rağmen Erdoğan bir kez daha kazandı.
Erdoğan’ın ilk yaptığı eski hazine bakanını kovup yerine Mehmet Şimşek’i getirmek oldu.
Biz çaresiz olarak Mehmet Şimşek’i kurtarıcı olarak gördük.
Artık konu AKP-Erdoğan meselesi olmaktan çıktı ve Mehmet Şimşek’ten muhalefet bile çare bekledi.
Gerçekten bunalmıştık.
Büyük kurtarıcı(!) Mehmet Şimşek aylarca dolaştı, kapı kapı para aradı. Gerçi o para aramadığını söylüyor.
Sonuçta beklenen para tam 11 ay sonra aylık yüzde 4,5 dolar faizi ile geldi.
Nas diye düşürülen faiz bu kez tavan yaptı.
Faiz düştü diye alkış çalanlar bu kez de yükseldi diye sevinç gösterisinde bulundu.
İyi de elin tefeci yabancısına aylık yüzde 4,5 dolar faizini kim ödeyecek?
Tabii vatandaş bunun kendi cebinden çıkmayacağını düşündü.
Düşündü de öyle olmadı!
Kurtarıcı faturayı 75 milyonun önüne koydu.
Diyeceksiniz ki, Türkiye’nin nüfusu 85 milyon değil mi neden 75 milyon?
O 10 milyon kaymak tabaka!
AKP’nin zengin ettiği kesim. Hani bayramda Bodrum’a gidip balık ve rakıya 16 bin lira ödeyen ya da plaja girmek için 244 bin lira hesap ödeyen kesim.
Onlara dokunulmayacak.
Yani zenginden alınacak bir vergi yok.
Vergi garibana.
Dolaylı ve dolaysız vergi ile paralar toplanacak ve yabancıya getirdiği her 100 dolar için 4,5 dolar faiz ödeyeceğiz.
Daha fazla para getirirse daha fazla vergi ödeyip daha fazla faiz ödeyeceğiz.
Geçen hafta Erdoğan küçük bir çıkış yaptı. Sanki faizleri düşürme zamanı yaklaşıyor gibi imalı bir konuşma yaptı.
Zaten ben bunu uzun süredir bekliyorum.
Erdoğan Mehmet şimşek ve politikalarına daha ne kadar tahammül edecek diye.