Erdoğan'ın "Menzil" itirafı!

Türk dilinin günümüzdeki en yetkin uzmanı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, 14 Ağustos 20016 tarihli Yeniçağ'da yayınlanan yazısında "Cumhurbaşkanının 'Rabbim de milletim de bizi affetsin' dediği açıklamada hiç kimse 'menzil' sözü üzerinde durmamıştır. Oysa o açıklamadaki en önemli nokta, 'Bir ortak yanımız vardı. İnanın bana, aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının...' ifadesindeki 'aynı menzil' sözleridir. Cumhurbaşkanı, yollarının, yani metotlarının FETÖ'den farklı olduğunu, fakat 'ortak yan'larının 'aynı menzil'e gitmek olduğunu açıkça beyan etmiştir. Bence son zamanlardaki bütün olaylar buna göre değerlendirilmelidir" diye önemli bir değerlendirme yaptı.

Menzilin iki anlamı var; birincisi varmak istediğin yerle bulunduğun yer arasındaki yoldur, ikincisi ise iki konak arasında yol aldıktan sonra daha önce kararlaştırılmış, dinlenmek için durulan yerdir.

Erdoğan, kendi siyasi yapısını ve cemaati aynı menzile farklı yollardan giden iki organizasyon olarak gördüğünü söyledi ama bugün FETÖ adı konulan Gülen Cemaati tasfiye edilirken, "Menzil tarikatı"na yol veriliyor!

Biliyorsunuz Fetullah Gülen'e "Hocaefendi" diyorlardı, şimdi "terörist" diyorlar!

***

Hepimizin çok sevdiği Aşık İsmail Daimi'nin "Menzil Almak İster İsen, Gönül Sabreyle Sabreyle, Dostu Bulmak İster İsen, Gönül Sabreyle Sabreyle" diye başlayan ünlü şiiri şöyle biter: "Daimi Coş Edip Çağlan, Pervan Olup Nare Dağlan, Tevekkül Ol Pire Bağlan, Gönül Sabreyle Sabreyle."

İşte 15 Temmuz'da Türkiye'nin içeriden işgal edilmesi girişimi olarak karşımıza çıkan olayın asıl sebebi, halk kültürümüzde var olan, Daimi'nin de can verdiği "Tevekkül et, pire bağlan" anlayışıdır. Sünni olmuş Alevi olmuş hiç fark etmiyor! Esasen, İslâmi zannedilen bu anlayış, eski Mısır ilâhlarından kalma bir sapkınlıktır... İnsanların pir veya şeyh diye birilerine bağlanması ile Mısır'da veya eski Yunan'da olduğu gibi bazı insanları yaratıcı yerine koyması arasında bir fark yoktur. Heredot, insanların kendilerini tanrı olarak göstermesini, 2500 yıl önce "sahtekârlık" olarak belirtmiştir. İslâm, bu aldatmacayı ortadan kaldırmak için gelmiştir ama tanrı olmak iddiasının hatta peygamberlik iddiasının artık tutmayacağını gösteren uyanıklar, bu defa işi şeyhliğe, dervişliğe, evliyalığa, seyyitliğe, pirliğe dökmüştür.

***

Atatürk, boşuna mı "Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen, kaderlerini ve hayatlarını falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacıların ellerine bırakan insanlardan meydana gelmiş bir topluluğa bir millet gözüyle bakılabilir mi?" diye sormuştu? Üstelik bu sözlerin bir kısmını saklayanlar da var! Meselâ "seyitlerin, dedelerin, babaların" kısmını sansür ederler! Neden? Aldatmak ve insanları aidata bağlamak, Aleviler arasında da devam etsin diye!

***

CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir ise Menzil tarikatının, devlet kadrolarındaki etkinliği ve "tarikat-siyaset-ticaret" bağlantısı üzerinden Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere Türkiye genelinde önemli bir nüfuza ulaştığı yönündeki iddiaları bir soru önergesi olarak, Başbakan Binali Yıldırım'a yöneltti.

Emir, "Menzil tarikatının, iktidar ile Gülen Cemaati'nin karşı karşıya gelmesinin ardından devlet kurumlarında referansı daha geçerli bir tarikat haline geldiği doğru mudur? Doğruysa, bir tarikatın 'demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti' olan Türkiye Cumhuriyeti'nde devlet kadroları için referans yapılması Anayasa'ya ayrı değil midir?" diye sordu..

Kısacası, AKP, hâlâ akıllanmış değil!

Yazarın Diğer Yazıları